ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

UNUTMUŞ GİBİ YAPTIĞIMIZ ŞEYLER…

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Deprem hep  bildiğimiz ama bilincimizin gerisine attığımız şeyleri hatırlatır.

Kimi zaman yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca yıl değişmeden duran, tepelerinden kar, eteklerinden kayalar eksik olmayan dağların, bereketli ovaların hareket ettiğini, rıhtımların artık midyelerle kaplanmış ayaklarına vuran tuzlu suyun, günü geldiğinde başka bir sıfır noktası oluşturmak üzere yükseldiğini veya çekildiğini hatırlatır.

Geceleyin hâkim bir tepeden baktığınızda, gökteki yıldızları yansıtan durgun bir suyu andıran ışıl ışıl şehirlerin, ateş böcekleri gibi oradan oraya hareketlenen motorlu taşıtların ışıklarının, her biri kendi içinde birer evren olan insanların yaşadığı evlerin pencerelerinden yansıyan floresan lambaların ışıklarının sanki hiç var olmamış gibi bir anda sönebileceğini hatırlatır, gündüz vakti vitrinler ve insanlarla hareketli, rengârenk bir manzara sunan alışveriş merkezlerinin, sadece mutlu günlerde gördüğümüz bir serap, içinde dolaşan ben-i âdemin ebedi ve ezeli evrenin içinde yanıp sönen bir kibrit alevi kadar ömrü olmasına, yaşadığı evreni sadece o ışığın gösterebildiği kadar görmesine rağmen, kendi evren tasavvurunun büyüklüğüne kendini inandırdığını hatırlatır.

Bir önceki depremde enkaz altında saatlerce, günlerce bekledikten sonra hayatını yitirmiş olanlara, “Orada kimse var mı” diye ağlayarak enkazın dört bir yana umudunu seslenen kurtarma görevlilerine, en iyi kurumlarda yükseköğretim görmeye hazırlanırken, bir anda ışığı sönen gencecik hayatlara, bir ömür boyu birlikte kalma yemini eden çiftlerin nasıl ayrıldığına dair haykıran manşetlerin; ateş düştüğü yeri yaktıktan, topluca hissettiğimiz kaygılar günlük yaşamın tedavi edici anaforu içinde yerini aymazlığa bıraktıktan sonra, sadece başka kişilerin hırslarına yol hazırlayan manşetlere dönüştüğünü neden sonra fark eder, yeniden figan etmeye başlarız.

Birden başka zamanlarda nadiren aklımıza gelen müteahhitleri hatırlarız. Kooperatif toplantılarını, fiyattan kırma çabalarını hatırlar, bir yuva sahibi olup kiradan kurtulacağımız gün ile aramızdaki yüzyıl zerresi zamanları ay ay, hafta hafta, gün gün, sanki bir tespihin taneleri gibi saydığımızı hatırlarız.  Eksik konulan demir ve çimentoyu, insanoğlunun kendisinin sorumlu olduğu işler nedeniyle ruhunun bozulmaması için vicdanını körelten bin bir türlü mazeretin ne kadar boş, ne kadar ikiyüzlü bir tutum  olduğunu hatırlarız.  Her çocuk cenazesi enkazdan çıktığında, başında ailesi gözyaşları döktüğünde, küçük bedenler daracık toprak bir çukura konulduğunda, kendi çocuklarımızın o güne kadar hiç farkına varmadığımız ölçüde vazgeçilmez, yeri doldurulmaz bir servet olduğunu hatırlarız.

Bunları ve birçok şeyi hatırlarız. Hatırlarız, çünkü unutmuşuzdur. Gözünün önünde olmayanı yok sayan, unutuluşun labirentlerine bırakan balık hafızalarımız olduğu için, bir şeyleri hatırlamamız, ancak birilerinin büyük acılar çekmesiyle mümkün olduğundan hatırlarız.

***

Şu anda yüzlerce kilometre ötede yaşanan acıları paylaşıyor, hep bildiğimiz ama unutmuş gibi yaptığımız şeyleri hatırlıyor olsak da vakit erdiğinde bunları yine unutacağımızı –şu anda bunu kabul etmek zor olabilir- bilincimizin gerisinde biliyoruz ama bildiğimizi bilmek istemiyoruz.

Unutuyoruz işte… Büyük adamların yaraların sarılacağına ilişkin sözlerine, kurumların görevlerinin başında olduğuna ilişkin demeçlere, her acının bir gün geçeceğine dair zayıf umut kırıntısına tutunarak unutuyoruz. John Donne’in meşhur şiirindeki gibi, “Kimsenin bir ada olmadığını, herkesin anakaranın bir parçası olduğunu, bir çakıl tanesi denize düştüğünde hepimizin eksildiğini ve çanların hepimiz için çaldığını” unutuyoruz. Hafıza-ı Beşer nisyan ile malul olduğu için unutuyoruz, hatırlamak zor olduğu için, unutmak rehavet verdiği için, tüm bunların bir nihayet bulmasını istediğimiz için unutuyoruz.

***

Bu satırların yazıldığı saatlerde, İzmir’de yaşanan depremin yol açtığı kayıpların sayısı 83 olarak açıklanmıştı.  Her rakam gördüğünde, insan bunun son olmasını diliyor, bir yandan da fazlasından korkuyor.  Daha fazlasını  bilmek istemiyoruz ama bir çeşit habis büyünün çekimine kapılmış gibi “Acaba bu son mudur” diye tekrar bakıyoruz.

Bunun son olması için ne kadar acı olsa da hatırlamamız, unutkanlığa teslim olmamamız ve bir sonraki sefer için –hiç olmamasını diliyoruz ama bilinçaltımız olacağını da biliyor- hazırlıkları yeniden gözden geçirmemiz, bu işlere memur olanların yürüttüğü çalışmaların yerindeliğini her an yeni baştan sorgulamamız gerekiyor. Teknolojik imkânlar henüz depremin olmasını engelleyemediğine, zamanını tam olarak bilmemizi sağlamadığına göre, en azından, acılardan politik neticeler çıkarmak ve o acıları yaşayanlara sorumluluk izafe etmek yerine,  bundan sonraki seferlerde bunca acının yaşanmasını engelleyebilecek yöntemler üzerine odaklanmalıyız.  Bu bir temenni değil, insan olmanın gereğidir sadece.

Ve İzmir’de yaşanan depremde yaşanan acıların bir daha yaşanmaması için, daha az unuttuğumuz bir dünyanın düşünü kuruyor, yaşamını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabırlar, yaralananlara şifa diliyorum.



YORUMLAR

Zafer Aksakal | 2 Kasım 2020


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,4504
34,8290
2.441,87

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 12o

SON YORUMLAR