POSBIYIK’IN GÜLÜÇ TEVATÜRÜ…

Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Senelerdir konuşup durduğumuz, üstünde bir arpa boyu yol alınmayan, yakın gelecekte alınması mümkün görünmeyen bir konu…

Gülüç’ün Ereğli’ye bağlanması…            

Senelerdir deyince… Laf ola  beri gele değil, tee Aydın Güngör’ün belediye başkanlığı döneminde gündemde olan bir konu. Belki on beş yılı geçen bir zamandır sürekli konuşuluyor… O günden bu güne neler söylendiğini yazmaya kalksan, buradan köye yol olur…

Böyle bir konu, yaklaşık on beş yıl önce çalıştığım haber merkezine ilk geldiğinde, Düzce’de çalışıyordum. Söz konusu olan Konuralp’in Düzce Belediyesine bağlanmasıydı. Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, o günlerde İbrahim Aykut’un belediye başkanı görevini yürüttüğü Konuralp Beldesini altyapı hizmetlerinin gerektirdiği gerekçesiyle Düzce’ye bağlamak istiyordu.

Gerek belediye meclisinde, gerekse kamuoyunda talep konusunda yapılan en temel tepki “Şehir tüm meselelerini halletti de bu mu kaldı? Niye enerjimizi problem çözümüyle doğrudan alakası olmayan bir noktaya yöneltelim?” biçimindeydi.

Yerel seçimlere bir yıl kalana dek konu çözülemeyince konu rafa kalktı. Bir sonraki dönemde konu yeniden gündeme geldi ve sonuçlandı.

Ama kaderin bir cilvesi sonucu, her iki belediyede de başkanlar değiştikten sonra…

***

Posbıyık son olarak, Ekim ayı meclis toplantısında konuya ilişkin konuştu ve “Gülüç Belediyesi’nin Ereğli Belediyesi’ne bağlanma konusu bitmiş vaziyette. Karar, Zonguldak İdare Mahkemesi, Danıştay’dan geçti. Temyizden geçti. Ama iktidar gücü bekletiyor. Bütün işlemleri bitti. Gülüç Belediyesi diye yasal zeminde bir belediye yok. Ancak, bu yasal zeminin tamamlanması engelleniyor” dedi.

Böyle deyince, sanki tüm yasal gereklilikler yerine gelmiş gibi görünüyor. Öyle mi acaba?

Bir beldenin diğerine katılımına İdare Mahkemesi ve Danıştay mı karar veriyor?

***

Konuyu 5393 sayılı Belediye Kanununun 11. Maddesi düzenliyor.

“ Meskûn sahası, bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50.000 ve üzerinde olan bir belediyenin sınırına, 5.000 metreden daha yakın duruma gelen belediye ve köylerin tüzel kişiliği; genel imar düzeni veya temel alt yapı hizmetlerinin gerekli kılması durumunda, Cumhurbaşkanı kararı ile kaldırılarak bu belediyeye katılır” diyor.

İdare Mahkemesi ve Danıştay nerede bu maddede? Yok.

Posbıyık’ın söyleminin dayanağı nedir peki? Onu da söyleyelim:

Maddenin önceki halinde  birleşme işlemi Büyük belediyenin meclisin birleşme kararı almasının ardından, “Danıştayın görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname” ile gerçekleştiriliyordu.  Buna göre danıştayın görüşü alınıyor, içişleri bakanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığının müşterek kararnamesi ile katılım işlemi gerçekleşiyordu.

Ancak 2 Temmuz 2018’de yayınlanan 703 sayılı KHK ile bu ifade “Cumhurbaşkanı Kararı ile” şeklinde değiştirildi.

***

Değişen sadece şekli bir konu. Yasa daha önceden de birleşme işlemlerini siyasi bir karara bağlıyordu. Bugün yine siyaset kurumuna bırakıyor. Yani halen iktidarda bulunan siyasi görüş bunda belirleyici. Bu belirleyiciliği de önceden olduğu gibi yasadan alıyor.

İdare mahkemesi bu konuda karar verici değil. Bağlanma işlemine maruz kalan belediyenin itiraz mercii sadece. İtiraz mahkemece bağlanma işleminde uygunsuzluk olmadığı yönünde sonuçlansa bile, karar yine siyaset kurumuna bırakılıyor. Yasa böyle diyor.

Ancak Posbıyık’ın belediyecilik ve birleşme meselesiyle ilgili söylemi biraz eskimiş verilere dayanıyor. Yani  başkanlık sisteminin yürürlükte olmadığı ve üçlü kararnamelerin bulunduğu dönemden sonra güncellenmediği anlaşılıyor. Yoksa Danıştay ve idare mahkemesini işin içine karıştırmazdı.

Posbıyık’ın “Zaman kazanmaya çalışıyorlar” söylemi şuradan geliyor: Birleşme işlemleri, yerel seçimlere bir seneden az süre kaldığında gerçekleştirilemiyor. Bu da yasanın gereği.  Bu süre içinde siyaset kurumu bile birleşme kararları veremiyor.

Ancak Gülüç-Ereğli örneğinde durum bu değil. Siyasetin böyle bir karar almak için oyalama yapmasına gerek yok.  Yasanın verdiği yetkiyle, zamandan bağımsız olarak birleşme kararı almaması yetiyor. Posbıyık’ın dediği gibi –veya algı yaratmak istediği gibi-, Danıştay görüşü ve İdare mahkemesinin uygun bulması, birleşme işlemini kendiliğinden doğurmuyor.

***

Posbıyık bilerek veya bilmeyerek (Hangisi daha kötü bilemiyorum) konuyu aynı yanlış zemin üstünde gündeme getirip duruyor ama cari hukuki zeminle alakası olmayan algılar –tevatür derdi eskiler buna- üretmekten başka bir neticeye ulaşamıyor.   Ulaşabilseydi (siz bunu ‘yasal zemin izin verseydi’ diye okuyun) bugün Gülüç Ereğli’ye çoktan bağlanmış olurdu. Gülüç Belediyesinin yasal zeminde var olmadığı ifadesi  de tevatür demek oluyor bu.

Peki, Posbıyık bu konuyu yanlış bir zeminde de olsa sürekli gündemde tutuyor?  Herkes kendi cevabını verebilir ama muhtemelen ilk tepkilerden biri yukarıda anlatılan ilk örnekte anlatılandan farklı olmayacaktır.

“Şehir tüm meselelerini (Ereğli’de kent meydanı, trafik meselesi, belediye binası, kültür merkezi, otopark problemi vesaire diye uzayıp giden bir silsileden söz edilebilir) halletti de bu mu kaldı? Niye enerjimizi problem çözümüyle doğrudan alakası bir noktaya yöneltelim?”

Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar