ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

GÜZEL ŞEYLERİ VAR EDENLERE…

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Bir akşam önce, Aşk-Efza Türk Sanat Müziği Korosu’nun verdiği “Hatıra Defteri” konserini keyifle izleme ayrıcalığını yaşayanlar arasında yerimi aldım.

Aslında bir konser, sadece bir konser değildir. Bugünün özetlediği devasa bir geçmişin çoklu boyutlarından bir tanesidir.  Nitekim, felsefenin gerçek hayatla yeniden bağ kurmasını isteyen Frankfurt Ekolü’nün önde gelen yazarlarından Walter Benjamin, “Düşlerin tarihi yazılmadığı sürece tarihin eksik kalacağını” ifade eder.

Gerçekten de tarlada sabanını süren köylünün veya savaş meydanlarında dahiyane stratejiler, ustalıklı taktikler geliştiren sultanların hayal ve ruh âlemini anlamaya çalışmazsanız,  evren ve gelecek nosyonunu kavrayamazsınız, bunların tarih ve içinde bulunduğunuz sosyal yaşama etkilerini kestiremezsiniz. 

***

Mesela, tarihin yetiştirdiği en büyük komutanlar arasında yer alan Timur’un aynı zamanda Türk Sanat Musikisi’nin temellerini kuran Abdülkadir Meragi’nin hamisi olduğunu bilmezseniz, büyük bir komutanın sadece ordugahlarda yatıp kalkan, kılıçlar, kalkanlar, kargılar, şahmerdanlar, mancınıklar, lojistik meseleleri ve savaş taktikleri ve stratejileri dışındaki dünyadan bihaber olduğunu zannedersiniz. Timur’un yedi yıl süren batı seferinden, yol yorgunu olarak Semerkand’a döndüğünde, Meragi’nin saz heyetinin “Amed Nesim-i Subh Dem” şarkısını dinleyerek, milyonlarca kilometrekarelik bir imparatorluğun geleceğini hayal ederek tahtına yaslandığını düşünmeye zorluyor muhayyile insanı.

Türk Klasik Musikisi’nin en büyük üstadı sayılan Buhûrîzâde Mustafa Itrî, 4. Mehmed’in sarayında hatırı sayılan, kollanan bir mevleviydi. Bir imparatorluğun niye büyük olduğunu anlamak isteyen biri, Itrî gibi bir sanatçının aynı zamanda sarayda “Esirciler Kethüdası” olduğunu,  Türk musikisinin en yetkin eseri  kabul edilen Neva Kâr’ı yazabilecek sanatsal olgunluğa, kamusal görevinin sağladığı şemsiye sayesinde eriştiğini de kavramak zorundadır.

Yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere, bütün büyük devlet adamları gibi, Osmanlı Sultanları da askeri  alanlardaki başarılarının yanı sıra, sanata verdikleri değerle kendileri olmayı başarmıştır. Sadece sanatçıları kollamakla kalmamış, aynı zamanda kendileri de besteler yapmıştır.

***

Bugün Bağdat Fatihi olarak bildiğimiz 4. Murad, Tebriz’i fethettikten sonra Şeştarî Murad Ağa’nın da aralarında bulunduğu 12 Musikişinası İstanbul’a getirerek Enderun’a kazandırmıştı. Hayat hikayesi sadece bir savaş adamı olarak bilinen Murad, cumartesi geceleri ilahihan, hanende ve sazendeler eşliğinde fasıllar düzenliyordu. Şah Murad adıyla notaları günümüze ulaşan besteleri vardır.

Birinci Mahmud, Sebtaki mahlasıyla besteler yapmıştı, günümüzde de keyifle dinleyebileceğiniz Uşşaki Peşrevi Sultan 1. Mahmud’un bestesidir.

Reformist hükümdarlardan Üçüncü Selim, sadece besteci değil, çağının önde gelen müzik adamlarındandı. Topkapı Sarayı’nda bulunan Sertab Kasrı’nda, Kağıthane’deki Çağlayan Kasrı’nda ünlü müzisyenlerle fasıllar düzenlerdi. Kendisi ayin, durak, naat, tevşih, ilahi, Peşrev, Saz Semaisi, kar, yürük semai ve şarkı türlerinde 100 eserin bestecisiydi. Tahttan feragat edişinden on dört ay sonra idam edildiği esnada, kendisini idama gelenlere o anda üflemekte olduğu ney ile direndiği rivayet olunur.

Yine Osmanlı’da reform hareketleriyle yakından tanınan 2. Mahmud da besteciydi.  Mahmud,  bugüne ulaşan 25 eserinin yanında, Asakir-i Mansure-i Muhammediye için Acemâşiran makamında marş bestelemişti.Osmanlı sarayında batı müziğini doğrudan tanıyan ilk isim Sultan Abdülaziz’di. Hem Türk Müziği, hem batı tarzı müzik alanlarında birçok eser vermişti ve çok iyi ney ve lavta çalıyordu. Beşinci Murat, sadece Klasik Batı Müziği formunda eserler vermişti. Aydın Havası başlığıyla düzenlediği zeybek, müzik tarihinde bir Türk halk türküsünün piyano için seslendirildiği ilk eserdi. Son Osmanlı Padişahı Vahideddin’e ait 63 eserden 41’inin notaları bugüne ulaşmıştır.

Türk devlet geleneğinin müzik ve sanatla ilişkisi, Cumhuriyet Döneminde Atatürk’le devam etti. Gazi’nin dinlemeyi sevdiği Rumeli Türküleri ve Zeybekler günümüzde herkesin malumudur.  Daha Cumhuriyet bir yaşındayken Musiki Muallim Mektebi’ni  kurdu, Mızıka-ı Hümayun’u Ankara’ya getirerek  Riyaset-i Musiki Heyeti adını verdi. Direktifleri doğrultusunda İki yıl sonra, 1926’da  İstanbul Belediye Konservatuarı, 1936’da Ankara Devlet Konservatuarı, 1937’de Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü, 1938’de Ankara’da Askeri Müzik Okulu öğretime açıldı. Genç yeteneklere Cumhuriyet döneminde verilen bursların, bugün hürmetle andığımız Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses gibi müzik adamlarının yetişmesini sağladığını da belirtmek gerek.

***

Hayat geçmişe bakarak anlaşılır, geleceğe bakarak yaşanır. Bugün sayısız milyar saniyelik bir geçmişin, yeni ve eşsiz bir anda kendini yeniden ifade biçimidir. Hepimiz kendimizden önceki milyonlarca uzak-yakın atanın mirasının ve kendi yaşam öykümüzün—ve hayallerimizin—bir bileşkesiyiz.

Aşk-Efza Korosunu, solistleri, saz heyetini dinlerken,  gerçekliğin üstüne bir tül perde örten ve yeni bir duyarlılıkla kendimizi ve devasa bir geçmişin belli bir bölümünü yeniden hissetmemizi sağlayan sanatın gücünü yeniden kavrama imkânı bulduk. Tarih, düşlerimiz, sevdalarımız, tutkularımız, hüzünlerimizle bütünleşti, bizi toplum olarak bir araya getirenin savaş meydanlarında kazanılan zaferler kadar, muazzam bir harsın eseri olan nağmeler, güfteler, şiirler; kısacası sanatın kendisi olduğunu yeniden hissettik.

Karadeniz Ereğli’de yaşayan ve bu yazıyı okuyanlara, ilçedeki sanat etkinliklerini yakından takip etmelerini tavsiye ederim. Güzel şeyler oluyor. Bu güzel şeyleri yapan birileri var.  Güzel şeylere, onları yapanlara—hiç değilse iki alkış ile, hiç değilse sırf varlığınız ile—sahip çıkmazsanız, özgül varoluşunuzu yeterince takdir edemezsiniz; bir süre sonra da hayatınızda kötü şeylerin sayısının, iyi şeylere galebe çaldığını fark edersiniz.

Ne mutlu iyi ve güzel şeyleri var edenlere…

 



YORUMLAR

Nazlı Bıçakçı topcu | 26 Mayıs 2022
Bu güzel açıklamanizdan ve araştırmanız dan dolayı teşekkür ederiz
godayva | 31 Mayıs 2022
İşte budur


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,4504
34,8290
2.441,87

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

parçalı az bulutlu
parçalı az bulutlu 12o

SON YORUMLAR