YORGAN GİTTİ, KAVGA BİTMEDİ… FESTİVALİN ARDINDAN…

Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Karadeniz Ereğli’de içinde bulunduğumuz geç yaz ortası günleri, genelde bitmiş bir festivalin kritiğini yapmakla geçer.  Festivalin yapıldığı her sene için geçerli olan bu kural, bu sene de bozulmadı.

Ereğli’de Sevgi Barış Dostluk adı altında düzenlenen festivale yönelik tartışmalar, münekkidin sosyal ve siyasal pozisyonuna, kimi zaman da yerel yönetimi elinde tutan kişiye(Çoğunlukla Halil Posbıyık oluyor, bir iki istisnası var)beslenen muhabbete bağlı olarak çehre değiştirse de, temelde her sene yapılan eleştiriler ve son gerçekleştirilen—ya da atlatılan—festivale yönelik eleştiriler olmak üzere iki genel kategoriye ayrılabilir.

Her sene yapılan eleştirileri azıcık bu işlere kulağı delik olan herkes biliyor. Festival Ereğli’ye maddi katkı sağlıyor mu? Değirmenin suyu nereden geliyor? Değirmene gelen suyun debisi ne kadar? Esasen bu bir halk hizmeti midir, yoksa siyasi ve sosyal bir şov malzemesi midir? Kendi başına yüzen bir gemi midir, yoksa altın suyuna bulanmak suretiyle parlatılmış adi pirinç midir?

Her sene yapılan genel eleştiriler böyle devam ediyor. Standart soruların standart cevapları, festivalin marka olduğu, sponsorların gönüllü olarak destek olduğu, eleştiri ve sorgulamaların siyaseten “çekemeyenlerin” düzmecesi olduğu filan şeklinde. Hepsi sorular kadar ezberlenmiş  cümlelerden ibaret.

***

Eh, bu sene festival bitti. Daha evvel de birkaç kez gelen sanatçılar sahnede ağırlandı.  Şovlar, alkışlar, spotlar, müzik, heyecan filan bakımından önceki festivallerin bir replikasını izledik. Rutin sokak kavgaları, sahne önündeki yer konusunda torpilli misafirler arasındaki çekişmeler bilinenden farklı değildi.

Sosyal medyada yer alan mesajlara bakarsanız, en sağlam eleştiri, iki yılı aşkın süredir dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının yeni bir pik noktasına tırmandığı bir dönemde, niye bu kalabalıklar toplandı şeklinde.  Uzmanların kurban bayramı tatilinden sonra beklediği vaka artışı gözlemlenmeden, Türkiye’nin yaklaşık dokuz yüz ilçesinden biri olan Karadeniz Ereğli’de onbinlerce kişinin birkaç bin metrekarelik bir alana sıkıştırılması, iki risk faktörünü üst üste bindirerek ilçeyi vaka sayısı bakımından ülkenin en sıkıntılı yerlerinden birine dönüştürmesi ihtimalinden endişe etmek gerekmez mi?

İnsan içinden böyle olmamasını diliyor ama Kurban Bayramı’ndan iki, festivalden bir hafta sonra gözlemlenecek vaka artışlarını bayram tatili hareketliliğine yorabiliriz. Bu mantığı kabul ederseniz, festivalden iki hafta sonra yaşanabilecek vaka artışları ise doğrudan doğruya festivalle ilişkilendirmek kaçınılmaz olacaktır. Gönül  olmasın diyor ama bu arada yaşanabilecek ölümlerin sorumlusu kim olacak?

Açıkçası bu sene minareyi çalanın kılıfını hazırlaması o kadar kolay olmayabilir.

***

Sahi, SBD ödüllerinin kime verileceğini kim, nasıl belirliyor, sahneden okunan gerekçe haricinde niçin verildiğini kim biliyor? Sahnede yırtmacını gösterecek şarkıcı anketle geliyorsa, SBD ödüllerinin üstüne koyu renk bir tül perdesi örtülmesindeki maksadın sorgulanması kaçınılmaz değil mi? Ödülün, sanat, bilim, spor gibi bir kategorik yapısı olmadığını bugüne kadarki uygulamadan biliyoruz.  Türkiye’nin Nobel’i diye yakıştırılıyor ama belli başlı kallavi ödüller arasında herhangi bir kategorik temeli olmayan bir örnek yok maalesef. Öte yandan ödül alanların profillerine bakıldığında, ödülün politik ağırlığının merkezin bir tarafına yığılmasının ödülün değerini ne yönde etkilediğini de sormak gerek.

 Tabii ki sormak gerek ama sormanın pek faydası olacağı fikrinde değilim.  Çünkü maalesef daha önce de birçok kez olduğu gibi, eleştirilere izahla değil, ithamla karşılık verileceği neredeyse kesin.

Bir ara SBD ödülü Erdemir Genel Müdürüne verilmişti. Ödül öncesinde Belediye Başkanı ve Erdemir arasında gayet hararetli olan kriz dönemlerinden biri yaşanmıştı. Sonra Erdemir Genel Müdürü’ne SBD ödülü verilmesi üzerine kamuoyunda arada ne gibi bir değişiklik olduğuna dair imalı yorumlar peyda olmuştu.  Geçtiğimiz yerel seçimlerin ardından, 2019 yılında yapılan festivalde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ödül verilmiş, bu da siyasi düzlemde ve sosyal medyada diş gıcırtılarının yükselmesine yol açmıştı.

Bu sene de aynı tartışma,  SBD ödülünün sağlık çalışanları adına TTB Başkanına verilmesi üzerinden sürüyor.  TTB Başkanına veya ödülün verilmesine yönelik eleştiriler ve cevapları –polemikleri de denilebilir— kamuoyunda yer buldu. Herkes kendi pozisyonuna göre hangisinin yeğ tutulabilir olduğu konusunda kararını verecektir. İfade edilmek istenen şey ödül tartışması ilk değil, görünüşe bakılırsa son da olmayacak.

Tüm bunlardan çıkarılması gereken sonuç, SBD ödüllerinin saygınlığı korunması, ödülün kurumsallaşması isteniyorsa en önemlisi bu ödül Ereğli halkı adına veriliyorsa, “Cari ihtilaflardan arî” kurum ve kişilerin tercih edilmesi hayırlı olacak.

Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar