YILIN SON GÜNÜ… ORADA BİR YER…
Yılın son günü… Orada bir yer var…
İstanbul’da, Ankara’da, Urfa’da, Ağrı’da, Edirne’de ve ne bileyim dünyanın dört bir yanında, memleketin hiç gitmediğiniz veya gidip de şöyle bir bakmak haricinde ruhunuzda bir etki bırakmamış bir yeri var. Kar yağıyor, güneş açıyor, yağmur yağıyor, şimşek çakıyor… Dünü hatırlayan, bugünü yaşayan, yarını bekleyen bir yer var.
Oralarda bir yerde, dağılan bir Pazar yerinin hemen yakınında bulunan bir çöp bidonundan , evine götüreceği yarısı sağlam meyve ve sebzeleri arayan bir kadın var. Dün başka bir pazaryerinde başka bir çöp bidonunun başındaydı, yarın başka bir çöp bidonunun başında olacağını, onun için yaşamın ta kendisine dönüşen bu trajediyi izleyenlerin, sıcak evlerine dönerken, kendi varoluşlarının tesellisi olarak gördüğünü ama ne kadar mümkün olsa da dünyanın çarkını değiştirmek için bir şeyler yapmaktansa, onu suçlamayı tercih edeceğini biliyor, umursamıyor… Tıpkı kış aylarının yakan soğuğunu, yaz aylarının yerden dalga dalga yükselen sıcak dalgalarını umursamadığı gibi… Ve yine kışın soğuğunun, yazın sıcağının ve insanların umursamazlığının onun, çocuklarının, ailesinin korku ve ve umutlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu bilmesine rağmen elinden bir şey gelmediği gibi…
Oralarda bir yerlerde, üşüyen bir çocuk var. Farkına vardığı şeyleri gerçekte bilmiyor, sadece hissediyor. İnsanların kirli pantolonu, yırtık pabuçları içindeki çıplak ayaklarını, kirli ellerini, burnundan akan sümüğü gördüğünde hissettiği acıma duygusuna, “benim çocuklarım bu durumda değil, ben iyi bir ebeveynim” tatmininin karıştığını, aynı ebeveynlerin, çocukların bugünlerde gidemediği sınıflarında, onun gibi çocuklarla yan yana oturmasın diye sınıf öğretmenine ricacı olduğunu, bütün dünyanın muhteşem bir intizam ve süratle çevresinden akıp giderken onu dışlamaya çalıştığını bilmiyor ama hissediyor.
Oralarda bir yerlerde, erkek şiddetine maruz kalmış bir kadın var… Babasından, erkek kardeşinden, kocasından ömrü boyunca dayak yemiş, çocukluğu, genç kızlığı, anneliğini yaşayamamış, erkeklerin ona yaşattığı tüm talihsizliklerin kabahati omuzlarına yüklemiş—istediğinden değil, ona bu hayatı reva görenler kabahati onun omuzlarına bıraktığından—hayatının dört bir yanını saran maddi, manevi sıkıntılarıyla baş başa kalmış bir kadın…
Oralarda bir yerlerde, pandemi döneminde eve ekmek götürme kabiliyetini yitirmiş bir baba var… Evde karısının kederli yüzünü görmeye, çocuklarının kendi aralarındaki yoksul oyunlarını izlemeye katlanamadığı için, cebinde sadece akşam eve götürmesi elzem olan ekmek parasıyla, sanki işe gidiyormuş gibi sokakları arşınlayan, gün boyunca eve döndüğünde kapıyı açan eşinden gözlerini nasıl kaçıracağını, göğsünde değirmen taşı ağırlığında bir şeyle birlikte düşleyen bir baba bu…
Oralarda bir yerlerde, hastanenin yoğun bakımında yeniden ayağa kalkmayı bekleyen bir hasta var. Evine hapis kalmış yaşlı bir dede, torunlarını özleyen bir nine var. Salgının bulaşma riski nedeniyle ailesinden uzak kalmayı tercih etmiş bir doktor, bir hemşire, bir sağlık çalışanı var. Kentinizle gurur duymanız için her akşam geç saatlere kadar, her sabah erkenden sokakları süpüren emekçiler var. Maden, çelik, mensucat, fırın çalışanları var.Hepsinin korkuları, kaygıları, umutları ve beklentileri var.
Oralarda bir yerlerde savaş var. Bir yerlerde deprem olmuş. Bir yerde kıtlık var. Salgın hastalık var. Korku, keder, umutsuzluk var. Her birini kendi içinde taşıyan, her biri hayatın bir zerresi ve tüm evrenin tamamı olan, yine de katılmak istediği hayatın anaforunun dışında kalmış birileri var.
***
Siz de oralarda bir yerlerdesiniz.
Yılın son günü… Pasta, börek, hindi, tavuk, köfte; yaldızlı süsler, suni ağaçların üstüne bağlanan ufak tefek hediyeliklerin telaşında, var olmanın dayanılmaz hafifliği içindesiniz.
Sizin için, açlık, kıtlık, hastalık, şiddet, savaş, umutsuzluk yok. Yeni yıl gelmiş, yeni yıl yeni umutlar, yeni başlangıçlar demek sizin için. Yıl içinde yaşayacağınız sıkıntıların, sırf bir gün gelip geçti diye son bulmayacağını biliyorsunuz ama bilmek istemiyorsunuz. Oralarda bir yerlerde çöpten sebze artıklarını toplayan bir kadının, üşüyen bir çocuğun, şiddete maruz kalmış bir eşin, annenin ve kız evladın, yılbaşı akşamı evine dönmeyi zul gören işsiz bir babanın olduğunu biliyorsunuz ama bilmek istemiyorsunuz. Bunlar olmasın istiyorsunuz ama yine de yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyenin daha fazla ihtiyacı olan birine değil de, yeni bir ev, yeni bir araba, yeni bir cep telefonu, şık giysiler alabilmeniz için size isabet etmesini umuyorsunuz.
Eh, ne diyelim. Yeni yılınız kutlu olsun bari.
YORUMLAR
Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar
NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
24.7.2023 15:12 7838Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>
KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…
20.6.2023 13:54 2126Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>
GEÇEN HAFTA, BU HAFTA
9.2.2023 15:05 2020İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor… Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>
BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…
1.1.2023 13:20 1736Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>
İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…
23.12.2022 17:05 15052020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>