ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

YAZMA GAZETECİ YAZMA!

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

2008 veya 2009 yılı olacak…

Bir bayram arifesinde çalıştığım gazetede bir tür nöbetteyken, Ereğli Zonguldak karayolunun Ereğli kesiminde bir noktada iki aracın hayvanlara çarptığına dair bir mesaj polis telsizinden geçti.

Bayram arifesinde kimsenin böyle bir olaya gitmeyeceği düşüncesiyle olay mahalline intikal iktiza eder. Akşamın ilerleyen saati olduğundan hava karanlıktı, üstüne üstlük göz gözü görmeyecek bir sis vardı. Böyle bir havada yolda dolaşan ineklere çarpmamak için usta şoförlükten fazlası, biraz da şans gerekir sahiden.

Olay yerinin manzarasını şöyle düşünün. Arka arkaya giden iki araç, karayolunda bulunan iki ayrı ineğe çarpmış.  İneklerden biri çarpan aracın yanında yola uzanmış, öbürü çarpan araçla birlikte yuvarlandığı şarampolde yatıyor. Jandarma zabıt tutuyor, olayın taraflarının yakınları kaza mahalline gelmişler.

Kısa süren bir yoklama, araçlardan birinin sürücüsünün bir tanıdık, öbürünün de sanayide bir esnaf olduğunu ortaya çıkardı. Geçmiş olsun faslının ardından, araç farlarının ışıklarından da yararlanarak fotoğraf ve görüntü tamamlanınca, eksik ayrıntılar için görevi gereği aracının kaputu üzerinde tutanağını hazırlayan jandarmadan destek alınır. Gerekli bilgileri aldıktan sonra, sanayide esnaf olduğu öğrenilen kazazede sürücülerden biri yanaşır: “Kardeşim yazma bizim adımızı ve plakamızı.” der.

“Niye?”

“Arabamızın adı çıkar, kazalı derler, piyasa değeri düşer. Yazma, karışmam!” Bu bir izah tarzından ziyade tehdit kokan bir ifadedir. Her gazetecinin böyle bir durumda olacağı gibi bir tedirginlik içine girildiğini ifade etmek yersiz.  Adam ineğin ölümüne  üzülmüyor, kaza yaptığına yanmıyor da gazeteci yazacak ona kızıyor. Münasip bir şekilde konuyu savuşturma çabasının ardından öbürü, yani tanıdık olan sürücü yanaştı:

“Abi yazma!”

“Niye?”

“Bunlar sanayi esnafından, bağlantıları vardır, mafya gibi…”

O anda, “Zalimin zulmünün bıçağının keskinliğinden değil, mazlumun uysallığından” kaynaklandığı,  korku ikliminin korkunun nesnesinden değil, korkaklıktan beslendiği, Nazım’ın ifade ettiği gibi, “Tavşanın korktuğu için kaçmadığı, kaçtığı için korktuğu”  bir kez daha tescil edilmiş oldu.

Netice itibarıyla olay basittir, notların tamamlanmasının ardından olay mahalli terk edilir.

SADECE ÜZÜCÜ MÜ?

Olay mahallinde gazetecilere yapılan taciz ve sataşmalar zincirinin son halkası, Ereğli’de mesleklerini düzgün yapmaya çalışan, Ereğli’de gazeteciliğin  geleceği olarak gördüğümüz iki genç arkadaşımızın başına geldi. Otomobilin çarpması sonucu küçük bir çocuk yaralandı, olayı haber yapmaya giden gazeteci arkadaşlarımız, çocuğun ailesinin binbir türlü bedduasına maruz kaldı.

Gazeteci insandır, küçük bir çocuğun yaralanmasına herkes gibi o da üzülür. Herkesten farklı olarak aynı zamanda bu olayların bir daha yaşanmaması için, ifade özgürlüğü çerçevesinde kamuoyuna bu olayları aksettirir.  Gün olur, bir yere trafik ışıkları konulur, alt geçit, üst geçit yapılır, bir memur bölgede trafik akışını kontrol için görevlendirilirse, bu, başka şeylerin yanı sıra, biraz da yapılan haberlere kamuoyunun verdiği tepki sayesinde de olur. Gazeteciler asayiş haberlerinin tarafı değildir, olayın gelişiminde rolleri olmaz. Asayiş olaylarının sonuçları da hukukla ilgilidir. Bir anlığına vakaya yaklaşır, olayı olabilecek en doğru şekilde kamuoyuna aksettirir ve işi biter. Bu kadar.

İki arkadaşımızın maruz kaldığı olay üzücü…  Keşke sadece üzücü olsa…

Tekil bir olay olmanın ötesinde gazetecilik mesleğinin icrasında, kamuoyunun haber alma ve ifade özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde yaşanan zorlukların giderek büyüdüğünün bir göstergesi.

Eğitimcilere, sağlıkçılara ve birçok kesime yönelen şiddetin, toplumun en ufak hücrelerine kadar işlemeye başladığının, sosyal uyumun yerini temeli şiddet olan bir anlayışa bıraktığının göstergesi…

Çocuklarımıza kritik anlarda nasıl davranacaklarını öğretmeyi başaramadığımızın, aciz kalınan anlarda, tüm evrene yönelik öfkenin, olayda en savunmasız olana yöneltilmesinin ne kadar kolaylaştığının, zayıf anlarda güç gösterisinde bulunmanın giderek vakayı adiyeye dönüştüğünün bir göstergesi…

Ve basın mensuplarının işlerini icra ederken, onları kollayacak bir şemsiyenin eksik olduğunun, en haksız sözlü ve fiziki saldırılarda bile onlar adına ses yükselten bir kurumun bulunmadığının göstergesi…

İki arkadaşımıza geçmiş olsun… İnşallah bu son olur.

TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN BİR HASTALIK…

Protest müziğin bilinen parçalarından biri “Yaz gazeteci yaz” diye bir nakaratı içinde barındırır. Bugün olsa aynı şarkının nakaratı, “Yazma gazeteci yazma” olurdu.

Basın çalışanına yönelik şiddet ve tacizleri sadece asayiş olaylarında, olayın taraflarının yakınlarından kaynaklandığını zannetmeyin. Araya tanıdıklar sokarak haberlerin kaldırılması talepleri, sıra dışı yöntemlerle baskılar kurulması, konunun kapsamını büyütüp yayın kuruluşuna yaptırımlar uygulanması ve akla hayale gelmeyecek birçok yöntemler de vardır ve zannedildiğinden daha yaygındır.

Bunların hepsi, genel demokratik olgunluk seviyesinin istenilenin gerisinde oluşuyla doğrudan ilgili.  Teşbihte bulunmak icap ederse, bu durum demokrasi dediğimiz şeyin maruz kaldığı vahim bir hastalıktır ve tüm hastalıklar gibi bunun da tedavi edilmesi gerekir.

Not: En baştaki olayda gazetecinin haberi yazıp yazmadığını merak edenler olabilir.  Sadece haberi değil, isimler ve plakaları da yazdı…  Neticede, bu tuhaf tepkilerin genelde olay mahalline mahsus olduğunu gösterecek şekilde, niye bunu yazdın diye arayıp soran bile olmadı.  



YORUMLAR


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,3200
35,0419
2.306,45

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 14o

SON YORUMLAR