YAŞAR ABİ…
İnsanlara ilişkin yargılar çoğu kişide iki biçimde oluşur.
Birincisi, ilk tanıdığınız insanların size gerçek yüzünü değil, toplumsal rolünün temsili olan yapay yüzünü gösterdiği, bu yüzden ilk izlenimin yanıltıcı olduğunun zamanla ortaya çıktığı durumdur.
İkincisi ise yeni tanışılan kişinin oluşturduğu ilk yargının, aradan geçen zaman süresi ne olursa olsun, eninde sonunda doğru çıkmasıdır.
Hayat şaşırtıcı şekilde, her iki tanıma biçimini hayli sık olarak ortaya koyar. Çünkü rol gereği pozitif etki yaratma ihtiyacı duyan her kişiye karşılık, huyu öyle olduğu için pozitif etki bırakan başka biri vardır.
2008 yılının son çeyreğinde, gazetecilik mesleğini icra ettiğim Düzce’den Karadeniz Ereğli’ye döndükten sonra tanıma imkânı bulduğum Yaşar Balcı’yı tanıma biçimim, yukarıda tasnifi yapılanlardan ikincisine girer. Kendisi hakkında ilk yargılarımla, bir gün önce vefat haberini almadan öncekiler arasında bir gıdım fark yok gibi.
Bunun nedeninin, muhtemelen Yaşar Abi’nin kendisini ifade biçiminin göstermelik değil, ta yüreğinin dibindeki en sahici, en gerçek, en fazla kendisi olan duygular olduğunu kabul etmek herhalde yanlış olmaz.
Kendisini “Sayın Başkan”dan veya “Sayın Balcı”dan, “Yaşar Abi”ye dönüştüren nitelik özü itibarıyla bu olsa gerek.
***
Bu yazıyı yazarken, kendisini ilk tanıdığım ilçe başkanlığı döneminden, belediye meclis üyeliğine, hastalığına –ve vefatını öğrendiğimiz dün sabaha, yani 8 Aralık 2020 sabahına— kadar geçen zaman süreci içinde kimisine kamusal alanda, kimisi de kişisel ilişkiler çerçevesinde yaşanmış bir çok anekdot geliyor akla. Büyük bölümü, henüz yası tazeyken güncel politikayla ilgili yersiz sonuçlar çıkarılmasına yol açabileceğinden, bunların çetelesini sayıp dökmek uygun düşmüyor ama tüm bu yaşanmış olayların hepsinin üstünde de Yaşar Abi’nin sahici bir samimiyetle taşıdığı kimliğinden oluşan güvenilir, sıcak bir izlenim örtüsü uzandığını teslim etmemiz gerek.
Politik görüş ve inanışlar, insana dünyayı algılamak için geniş bir perspektifler, tanımlama kolaylığı sağlayan şablonlar sunarlar. Kimi insanlar sahip oldukları politik görüşleri, o görüşlerin geçerli olduğu yerlerde muteber sayılmak için bir rol olarak üstlenirler. Kimileri bu şablonlardan husumetler, kavgalar, kıskançlıklar, çeşitli isimler altında şeytanlar üretir; başkaları ise bunları daha güzel, daha aydınlık bir geleceğe, ilk insandan bugüne dek ademoğluna erişmesinin mümkün olduğu vazedilen mutlu yarınlara ulaşan yollar olarak görürler.
***
İşte Yaşar Abi de insani ilişkilerinde ortaya koyduğu muhabbet, samimiyet, tevazu, güler yüzlülüğü ve ismini koymak bu satırların yazarını aşan kimi nitelikleriyle, inandığı politik görüşü muteber kılabilen, politikadan husumet değil, daha iyi bir geleceğe açılan yollar üretmeye çalışan insanca, çok insanca bir duruş ve bu duruşun gerektirdiği bir varoluş biçiminin temsilcilerindendi. Bugün aramızda olmasa da geride bıraktığı izler itibarıyla hala da öyledir.
Politik hayatı gereği birçok kez tartışmaların odağında kalmış, kimi zaman eleştirilmiş olsa da, artık böyle şeylerle değil, bunları politikanın gereklerinden kabul eden olgunluğuyla hatırlıyoruz Yaşar Abi’yi. Politik serüveni süresince kendisiyle karşı saflarda bulunanlar dahi Yaşar Abi’nin inancını sorgulamamıştır. En zor durumda bile pratik zekâsı ve insani duruşuyla cumhuriyetçiliğini, sosyal demokratlığını, CHP’liliğini, kısaca onu tanıdığımız, bildiğimiz haliyle hafızalarda yer etmesini sağlayan diğer bir sürü niteliğinin sorgulanmasına mahal vermedi Yaşar Abi.
***
Son olarak Demokrat Gazetesi’ne yaptığı nezaket ziyaretinde karşılaştık, Yaşar Abi bize meclisteki grubuyla ihtilafa düştüğü balıkçı barınakları konusundaki görüşlerini anlattı. Kendisine yönelik ifade edilen ve rahatsızlık duyacağını bildiğimiz konuları sorduk, yüksünmeden, gücenmeden anlattı. Yazalım mı diye sorduk, “Gerek yok, bilin istedim” dedi.
Sonra hasta olduğu haberini aldık. Telefon edecektim, ‘Yoğunluktan dolayı aramalara cevap veremeyeceklerini,’ ifade eden sosyal medya notu yüzünden arayamadım. Özelden yazdım geçmiş olsun diye… “Sağol kardeşim. Daha iyiyiz. Oğlum ve ben hastanede tedavi görüyoruz” yazdı. Daha iyi haberlerini bekliyorduk, olmadı. Sonrası tez yayılan bir kara haberin yol açtığı bir felç hali geldi…
Eski adı Beyçayırı Stadı olan, şimdilerde Şehit Vefa Karakurdu’nun adıyla anılan şehir stadında düzenlenen helalleşme töreninde, sosyal mesafe kuralları çerçevesinde iki kol mesafesinde sıralanan cemaat, duaların ardından teamül gereği sorulan “Merhumu nasıl bilirdiniz” sorusuna, “İyi bilirdik” cevabını verdi.
Aralarında şahsımın da bulunduğu cemaatin tamamının bu cevabı “laf olsun” diye değil, kendisini gerçekten böyle bildiği için verdiğine inanıyorum.
Seni özleyeceğiz Yaşar Abi… Mekânın cennet olsun.
YORUMLAR
Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar
NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
24.7.2023 15:12 9105Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>
KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…
20.6.2023 13:54 2200Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>
GEÇEN HAFTA, BU HAFTA
9.2.2023 15:05 2079İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor… Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>
BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…
1.1.2023 13:20 1803Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>
İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…
23.12.2022 17:05 15712020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>