VE KAYMAKAM GİDER…
Gazeteciliğin doğasında, hayatın rutinine aykırı, sorgulanması gereken unsurları tespit etmek vardır. Bu nedenle, iş başındaki kamu görevlileri ile basın mensupları arasındaki mesleki ilişki nadiren pozitif bir nitelik taşır. Zira hayatın rutininin aksamasına yol açan unsurlar genelde kamu görevlilerinin sorumluluk sahasında ve bu sorumluluğun ne şekilde yerine getirildiği ile ilgilidir.
Bir kamu görevlisinin bir görev yerinde ne ölçüde başarılı olduğuna ilişkin yazılar, ifadeler, görev yaptığı dönemde çok anlamlı değildir ve bu satırların yazarını takip edenler, görevdeki bir siyasi veya bürokrat hakkında nadiren eleştirel olmayan yazılar yazdığını hatırlayacaktır. Bu neredeyse bir kural gibidir.
Çorumluoğlu’nun selefinin selefi İbrahim Çay’ın görevi sürerken, özellikle şeffaf ihale toplantıları ve kamu kaynakları konusunda titizliğinden, hafiften Yozgat aksanından, tedirgin hallerinden ve güler yüzünden dem vuran bir yazı yazmayı zihnimin bir köşesine kaydetmiş, ancak kararname geldiğinde büyük işsizler ordusunun bir neferi olduğumdan, bu ordudan terhis olduğumda da göreve gelen Nazım Madenoğlu’ya karşı bir tutum gibi görünebileceğinden yazmaktan vazgeçmiştim.
Kamu görevlileri, göçebe bir kavimdir. Tam bir yere ait gibi göründükleri anda, başka bir yere atanır, yeni bir yere ait olmak için yorganını sırtlayıp yola koyulurlar. Başka bir yerde görev yapan birileri de, yol yorgunluğunu daha atamadan gidenin bıraktığı koltukta öncekinin yerini alır. Nitekim 2018 Ağustos ayında İbrahim Çay’ın yerine gelen Nazım Madenoğlu emekli oldu, Ereğli Kaymakamlığı görevine, bugünlerde tayini çıkan İsmail Çorumluoğlu geldi.
Çorumluoğlu’na yukarıda izah edilen süreci izah ederek “Çay için yazılamayan o yazının kendisi için yazılmasını dilediğimi” ifade edişim, basın mensuplarına yönelik ilk tanışma toplantısında olmuştu.
Bu yazı o yazı olsun.
HOŞ BİR SADA…
Karadeniz Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu’nun , üç yıldır sürdürmekte olduğu Ereğli Kaymakamlığı görevi, İzmir Vali Yardımcılığı görevine atanması dolayısıyla sona erdi. Kendisi Eylül ayında Karadeniz Ereğli’de hatıraya dönüşen kaymakamlar zincirinde—siyasiler ve sivil toplumun çeşitli kademelerindeki kişilerin gıyabında yaptığı değerlendirmelere bakılırsa, sanırım en sağlam olanlarından—yeni bir halka olacak.
İcraatların nasıl sonuçlanacağı, ilgili olarak konjonktür ve çeşitli paydaşların konuya etkisiyle de bağlantılıdır. Bu bakımdan kamu görevlilerinin yaptıkları tamamen kendi başarıları, yapamadıkları tamamen kendi kusurları değildir. Onlar, Selahaddin Eyyubi’ye atfedilen sözün işaret ettiği gibi, “zaferle değil, seferle” mükelleftir. Onlara düşen, Çorumluoğlu’nun basın mensuplarıyla vedalaştığı toplantıda dile getirdiği gibi, “bir hoş sadâ” bırakmaktır.
Salgın hastalık, yoğun kar yağışı, sel afeti, yatırımlar, kazalar, asayiş olayları, gerçekleşen yatırımlar, gerçekleşmeyen yatırımlar, siyasette değişimler falan derken, Çorumluoğlu’nun görev süresinde yaşananlar, yapılanlar, yapılamayanlarla ilgili çok şeyler söylemek mümkün… Dileyen kendisini bu bakımlardan da değerlendirebilir…
Eninde sonunda “hoş bir sadâ” bırakıp bırakmadığıdır önemli olan.
HATIRLANMAYA DEĞER OLMAK…
Kaymakam Çorumluoğlu’nun Ereğli Kaymakamlığı görevinin ilk günlerinde bir toplantıda, babasından naklen aktardığı—herkes için geçerli—veciz bir sözü hatırlanmaya değer:
“Davetli olduğun yere erken gitme, ev sahibini hazırlıksız yakalarsın, geç de kalma, sana söverler.”
Tüm sözler gibi bu söz de son derece objektif bir şekilde hatırlanabilir elbette. İsmail Çorumluoğlu—veya başka biri—olarak hatırlanmak ise tamamen başka, öznel bir konudur.
İşini gördürme peşinde olanlar, yetkiden itibar tırtıklamak isteyenler, maraza çıkmasın diyenler, bir gün lazım olur hesabı yapanların manipülasyonları, öküz altında buzağı arayanların ithamları arasında, bir kamu görevlisi hakkında makul bir değerlendirme nasıl yapılır? Bu kişinin değeri nasıl anlaşılır? Doğru yöntem nedir?
Herkesin kendi hayat tecrübesi ve kamuyla ilişkileri çerçevesinde farklı arayışları olduğundan bu sorunun tek bir cevabı olmayabilir. Zaten kimseye puan vermek kimsenin haddi de değildir. Yine de herkesin sahip olduğu söz hakkından, kendi payımıza düşen kadarını kullanalım derim ben:
Görev bölgesi lehine olabileceği düşünülen konularda engelleme çıkarmıyor, işin tamama ermesi için yetkisi dahilinde elinden geleni yapıyorsa, o bölgenin kederiyle kederleniyor ve sevinciyle coşabiliyorsa, bunları yaparken yazılı kurallar ve teamüller uygun hareket edebiliyor, takdir hakkını kullanırken bir yandan toplum yararını kollamayı, bir yandan da mağduriyet yaratmamayı şiar edinmişse, başka bir deyişle, hem devletin cisimleşmiş hali, hem de tüm halleriyle insanlık ailesinin bir ferdi olabiliyorsa, o kaymakam görevini ortalamanın üstünde gerçekleştirmiş, hafıza koridorlarındaki kaymakamlar arasında “daha hatırlanır” bir kaymakam olmayı başarmış sayılabilir.
Çorumluoğlu’nun “Hatırlanmaya değer bir kaymakam ve insan” olarak hatırlanacağı fikrindeyim.
Yolu açık olsun…
YORUMLAR
Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar
NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
24.7.2023 15:12 9245Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>
KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…
20.6.2023 13:54 2205Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>
GEÇEN HAFTA, BU HAFTA
9.2.2023 15:05 2083İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor… Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>
BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…
1.1.2023 13:20 1806Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>
İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…
23.12.2022 17:05 15762020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>