ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

TURGUT KAÇMAZ İLE SON GÖRÜŞMELER

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda savaşan babası Hüseyin Kaçmaz’ın anıları çerçevesinde bir dönemin ruhunu anlatmaya vakfeden Dünya Barış Elçisi, Eğitimci, Araştırmacı Turgut Kaçmaz,  30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı ve maalesef kurtarılamayarak hayata veda etti.

İnsan bir görüşmenin son görüşme olduğunu asla “şimdiki zaman” içinde bilemiyor.  Ataol Behramoğlu, “Öğrendim ki... Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek. Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun” diyor. Bir telefonla vefatını öğrendiğimde çoktan toprağa verilmişti bile.  Son görüşmede de tüm görüşmeler gibi iyi dileklerle vedalaşmış olmak kuru bir teselli oldu sadece.

Kaçmaz, çoğu basın mensubu için olduğu gibi, bu satırların yazarı için de “Turgut Amca” idi. Turgut Amca, kendisini tarihçi olarak tanımlamazdı. Tarihle iştigal edenlerin kendisine yönelik eleştirilerine rağmen, yaptığı işin tarihçilik olduğu iddiasında da bulunmazdı. 

Demokrat Gazetesi’ne Ağustos ayının başlarında ziyaretinde, daha önceki konferansını anlatırken, “Profesörler, Çanakkale’yi benim onlardan daha iyi anlattığımı söylüyorlar” dediğinde “Turgut Amca, bilimsel verilerle konuşanlar olguları anlatır ama sen Çanakkale Savaşları’nın tarihte yazılmayan kısmını, ruhunu anlatıyorsun” mealinde değerlendirmemi “Doğru, o iş ayrı, bu iş ayrı,” cevabını vermişti.  Kaçmaz’a “Senin yaptığın iş temelde bir sahne gösterisi” dediğimde onu da onaylamıştı.

Kendisini son kez o ziyarette gördüm.

***

Çanakkale gibi büyük bir olayın ruhunu aktarmaya çalışmak, tarihsel gerçeklikten kopma anlamına gelmez. Nitekim geçtiğimiz senelerde Çanakkale Savaşı ile ilgili anlatımlarında, siperdeki askerlere yardıma gelen derviş savaşçılarla ilgili efsaneyi sorduğumda, “Ben babamın anlatmadığı, tarihte yazmayan hiçbir şeyi söylemem. Onu da varsa gören o anlatsın” değerlendirmesinde bulunmuştu.  Turgut Amca, doğrulanması mümkün olmayan, kayıt dışı unsurlara anlatılarında yer vermemeyi ilke edinmişti.

Bu durum, son telefon görüşmemizde de kendini ön plana çıkaran bir unsurdu.  Senelik iznimi kullanıyordum. Tarih, Ağustos’un 22’si veya 23’ü diye aklımda kalmış. Belli bir askeri birliğin, Çanakkale görevinden sonra Büyük Taarruz’da da görev alıp almadığını öğrenip öğrenemeyeceğimi soruyordu. O an itibarıyla internete erişimim yoktu ama bu konuda internetteki açık kaynaklarda istediği bilgiye ulaşabileceğini söylediğimde, “Tamam,” öyle yapayım” demişti.

Nezaketini unutmak mümkün değil. Her seferinde yaptığı gibi çocuklarımı, sağlıklarını, eğitimlerini sordu, “İyiler, ellerinden öperler,” dedim.  Sonra konuşmasını hazırlamak üzere veda etti,  telefonu kapattık.

Turgut Kaçmaz’ın sesini son kez böyle duydum.

***

Kaçmaz’ın, pandemi öncesinde Çanakkale Yarımadası’na öğrenciler ve aileleriyle aşağı yukarı düzenli olarak gerçekleştirdiği gezilerden birine kendisiyle birlikte katıldım. Neredeyse her taşı, her arazi parçasını, yangında yok olduktan sonra yeniden ağaçlandırıldığı için görünümü değişen bölgeleri, hangi birliğin nerede savaştığını, Hilal-i Ahmer çadırlarının kurulduğu yerleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün Dürbünü ile çıkartma sahasını gözlediği yerleri bir turist rehberini çok aşan bir bilgi dağarcığıyla anlattığına, gezi heyetindekilerin yemek, konaklama gibi işlerini bizzat yaptığı ayarlamalarla hallettiğine şahit oldum. 

Turgut Amca’nın Çanakkale protokolü tarafından nasıl saygıyla karşılandığını, hürmet gösterildiğinin de şahidiyim.  Sadece Çanakkale değil, Yeni Zelanda, Avustralya, İngiltere gibi Çanakkale Savaşı’nın tarafları olan ülkelerin en üst protokolleri, genel valiler, veliaht prenslerle de aynı saygın ilişkiyi sürdürmüştü.

Turgut Amca’nın yerel tarih konularına önemli bir hassasiyeti vardı. Çanakkale Şehitliklerinde Karadeniz Ereğlili şehitlerin isimlerini arıyor, yerlerini belirliyordu.  Çanakkale ziyaretimizde, aynı köyden olduğunu düşündüğü bazı askerlerin mezarlarını, Deniz Şehitliği’nde bulmuş, fotoğraflarını çektirmişti.

Kestaneci Mahallesi’nden Uzun Mehmet’in taşkömürünü bulmasına ilişkin bilginin, sonradan uydurulduğunu söyleyenlere çok kızıyordu. “Uzun Mehmet’in torunlarını şahsen tanıyorum.  Uzun Mehmet’in torunu olduklarından dolayı devlet maaş bağlatmıştı. O kesinlikle yaşamış bir kişiydi ve kömürü bulmuştu. Taşkömürünü onun bulduğu kesin bana göre” diyordu.

***

Turgut Amca’nın,  “Babama sorarlardı, çocukların sana bakıyor mu diye, ‘Bakıyorlar, bakarlar, çünkü ben onlara haram lokma yedirmedim,” demesi bir anı olarak kalacak artık.

“Benim babam, Atatürk’ü özde değil, sözde sevenlerdendi, ben de babam gibi Atatürk’ü özde değil, sözde sevenlerdenim,” ya da “Güncel siyaset beni ilgilendirmiyor, ben siyaset üstüyüm, tek amacım Çanakkale’yi anlatmak,” diyemeyecek bir daha. Artık İngiltere ziyaretinde, babasının kendisine verilen  ve ikiye bölüp hatıra olarak kendisine verdiği yarım parayı gururla göstermeyecek.  O ziyarette Hüseyin Kaçmaz’ın İngiltere’de Osmanlı Devleti için yapılan iki dretnot tipi gemiye savaş başlayınca el konulması olayını hatırlatarak, “Onları bize verseydiniz, o gemilerle Çanakkale’nin serin sularına gömülen arkadaşlarınız hala yaşıyor olacaktı,” diye meydan okumasını aktarmayacak.

“İstanbul’dan, Erzurum’dan, Irak’tan, Kastambolu’dan, Bosna Hersek’ten, Karadeniz Ereğli’den Mehmetçikler” in hangi koşullarda savaştığını anlatamayacak, ön sıralardaki protokol artık yaşaran gözlerini gizlemek için kıpırdanmayacak, arka sıralardaki hanımlar, Çanakkale’de yalnız, kaybolmuş ama kararlı bir şekilde vatanını savunurken can veren Mehmet’in hikâyesiyle hüzünlenirken, mendilleriyle gözyaşlarını kurulamayacak.

Çok iyi bilindiği üzere, Turgut Amca’nın babası Merhum Hüseyin Kaçmaz, dünya genelindeki Son ve En Yaşlı Çanakkale Gazisiydi. Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu, Dünya Barış Elçisi, Eğitimci, Araştırmacı Turgut Kaçmaz da ne kadar cephede, siperlerde, savaş meydanlarında bulunmamış olsa da Çanakkale Ruhu’nun son temsilcisiydi.

Onu özleyeceğiz.

 



YORUMLAR


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,5917
34,8332
2.506,27

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 13o

SON YORUMLAR