ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

TUNALI HİLMİ EREĞLİLİ Mİ?

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Geçtiğimiz asrın ilk on yılının sonlarına doğru, Ereğli’nin sahil kesiminde bulunan çınar ağaçlarının güz renklerine büründüğü bir kuşluk vaktinin son demleri…

Üstünde Avrupa’nın dört büyük ülkesinin neminden kaynaklanan pas ve zorlu yolculukların çiziklerini taşıyan köstekli saatin zinciri görünen siyah bir takım elbise giyen,  ayaklarında rugan pabuçlar, belinde nagantı; kafasında Robespierre, Danton, Rousseau ve dünyaya yön vermiş diğer büyük adamların tüm evreni kucaklayan düşüncelerinin, Paris’in, Madrid’in, Berlin’in geniş bulvarlarının ve doğup büyüdüğü Danube’nin kıyılarındaki engin buğday tarlalarının hayallerine karıştığı, gözlerinde büyük şehirlerin güz öğle güneşinde ışıl ışıl parlayan kuleleri, devasa fabrikalar, evine huzur içinde dönen sanayi işçilerinin, özgürce ifade edilen fikirlerin dünyasına duyulan bir özlemin, hayatı boyunca hiç sönmeyecek öfkeli parıltısıyla esmer, bıyıklı bir adam içinde yaşadığı imparatorluktan sadece biraz daha genç olan çınar ağaçlarının gölgesinde yürümektedir, diyor muhayyile.

Karadeniz Ereğli, düşlerinde kömür madenleri, devasa demir çelik fabrikaları, harıl harıl çalışan dükkânları göreceği bir öğle uykusuna hazırlanmaktadır. Şehir merkezi, Meydanbaşı yokuşu, Beyçayırı düzlüğü ve Orta Cami’nin oluşturduğu üçgenin içindeki yarı ahşap, yarı kagir meskenler ve büyük bölümü aynı zamanda bu meskenlerin alt katını oluşturan dükkanlardan, sahile nazır bir noktada, ahşabı Nuh Nebi’nin gemisinden kalma gibi görünen bir Hükümet Konağı’ndan ibarettir. Şehrin geneli, çınarların altında yürüyen Hilmi Bey adındaki bu adamın kafasındaki muazzam dünya tasavvuruna tezat bir manzara sunmaktadır.

Hilmi Bey, doğduğu Tuna boylarından, eğitim gördüğü ve Devlet-i Al-i Osmani’ye muzır faaliyetlerinden ötürü yarım bırakmak zorunda kaldığı tıp mektebi, İsviçre’de pedagoji kürsüsünde gördüğü eğitim, Fransa’da, Magrip’te geçirdiği sürgün yıllarından sonra Kaymakam olarak atandığı bu sahil kasabasında düş kırıklıklarını hayallerine katık ederek, o anda kendisini asla anlayamayacak gibi görünen bir toplumun içinde asır kesri günler yaşamaktadır.

Parktaki ağaçların gölgesinde, sarıdan kahverengiye kadar çeşitli renklerde güz yapraklarının baştan başa bir halı gibi serildiği hafiften serin, ferah ortamında sadece birkaç kişi vardır. At ve katır sırtında taşıdığı ürünlerini satmak için nahiyeye gelmiş, avurtları çökmüş, üzgün görünüşlü birkaç köylü, bir iki seyyar satıcı, hemen yan tarafta bulunan Nuh Nebi’nin gemisinden kalma tahtalardan yapılmış kadar eski görünen Hükümet Konağı binasından öğle namazı için erken çıkan iki memur, köşede ahşaptan, üstünde mürekkep hokkası ve birkaç yaprak kâğıt bulunan portatif bir masanın önündeki taburesine oturup, bir yandan müşterisinin meramını anlamaya çalışan, diğer yandan da elinde divit kalem, bir kâğıdı çiziktiren bir arzuhalci...

Muhayyile, bu hazin ikiliyi görmenin, çok daha sonra Yakup Kadri’nin de detaylarıyla anlatacağı, Osmanlı münevverinin Anadolu’da, kendini içinde bulunduğu bir uygunsuzluk duygusunu kaymakamın da yaşamış olabileceğini getiriyor akla… Yaklaşınca, onu tanıyan arzuhalci kalkar, eğilerek selam verir, yer gösterir. Müşterisi olan köylü, geleni tanımasa da önemli birinin geldiğini anlayarak ellerini nereye koyacağını bilemeden, endişeyle karışık bir saygı içinde huzursuzca kıpırdanarak olduğu yerde kalır.

Köylünün derdinin, konuştukça daha fazla teferruat kazanan bir tereke konusu olduğunu söylüyor muhayyile… Köylü meramını muhatabına, ondan sonra muhtara anlatmış, zaptiyelere gitmiş, hükümete müracaat etmesi söylenince de bulduğu arzuhalciye anlatmaya çalışmaktadır. Doksanüç harbinde babasını kaybetmiş, seneler süren askerliği döneminde mülkünde akrabaları çift sürmüş, inatçı bir işgalciye dönüşen bir akrabasına karşı yardım istemektedir.

Tunalı Hilmi Bey, köylü derdini anlatırken,  çözülmesi nispeten kolay bir sorunu aşmak için geçtiği ömür törpüleyen cendereleri gözünde canlandırır… 

Diyor muhayyile…

***

Tunalı Hilmi Bey, istibdat yönetimine karşı çeşitli cemiyetlerde aktif görevlerin ardından, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancılarının yaşandığı Osmanlı’nın son demlerinde kaymakamlık (ve bu göreve bağlı belediye başkanlığı) yaptığı Bolu Vilayetine bağlı bir nahiye olan Karadeniz Ereğli’de Anadolu insanının tüm mihnet, payitahta sadakat ve fedakarlık duygularına rağmen nasıl da çaresizlik içinde boğulmaya bırakıldığını görmüştü. Yoksul gençleri evlendirmek, taşkömürü amelesinin iş koşullarını iyileştirmek, devlete meram anlatmak için arzuhal mecburiyetini kaldırmak gibi konularda, o güne kadar hayal edilemez şeylerde büyük mesafe almıştı.

Kurtuluş Savaşı günlerinde henüz hukuken tanınmamış Ankara Hükümeti adına direniş örgütlemek üzere yeniden bölgeye geldi, ilk TBMM’de Bolu mebusu göreviyle teşkilat-ı esasi çalışmalarında büyük roller üstlendi, Zonguldak’ın il olmasının ardından iki dönem Zonguldak milletvekili oldu. Tuna boylarında doğan, “yerli” olmanın “liyakat sahibi” olmaya tercih edileceği günlerin geleceği düşünülmeyen bir dönemde, yakasına yapışan tüberküloz illetinden cumhuriyetin beşinci yılında ebediyete intikal edene kadar yeni bir ülkenin temellerine fikirleriyle harç ve tuğla koydu.

Tunalı Hilmi Bey, o günlerde bugünlerin hayalini kuruyordu. Bugün Tunalı Hilmi’nin çabaları, yaşayanların hatıralarının bir parçası oldu. Karadeniz Ereğli’nin kurtuluşunun yüzüncü yılında da bu büyük devrimci, yukarıda muhayyile eseri olarak aktarılan anlık zaman diliminin yaşanmış olabileceği yerde, o çınar ağaçlarının altında açılışı yapılan heykeli ile bir kez daha yad edildi.

***

Bir ev alırsınız, duvarlar, boya ve döşemeden ibarettir. Duvara çivi çakarsınız, kapıyı tamir edersiniz, içine iki kanepe, bir sehpa, sehpanın üstüne hanımın eliyle işlediği danteli koyarsınız, kısaca emek verirsiniz ve sizin yuvanız olur. Yoldan geçen bir kız-veya cinsiyete göre tersi- görürsünüz. Baştan sadece yoldan geçen biridir. Tanışırsınız. Onun için bir dünya kurmaya başladığınızda, nikahlanıp evinize onun pişireceği yemeğin malzemelerini getirdiğinizde hayat arkadaşınız, eşiniz olur.

Aynı şekilde, bir yerde kaymakamlık, belediye başkanlığı, milletvekilliği yaparsınız, evler, insanlar, kurumlardan ibarettir, oraya yol yaparsınız, su getirirsiniz, onun için canınızı ortaya koyar, içinde yaşayanların refahı için emek verirsiniz. İşte o zaman nerede doğmuş olursanız olun, orası sizin memleketiniz olur.  Hilmi Bey belki bir yönüyle Tunalıdır. Tunalı olmak onun seçtiği bir şey değildir. Fakat bilinçli iradesiyle yaptıkları göz önüne alındığında – başka birçok örnek de var böyle- öz be öz Ereğlilidir.

Bu satırların yazarı, kişilerin ikonlaştırılmasına en fazla karşı  çıkanlardandır. Yine de kendisine fikrini sorarsanız, Ereğli’de birinin heykeli bulunacaksa, bunu en fazla hak eden kişi –yerli olmanın politik bir avantaj olduğunu düşünenlere inat- Tunalı Hilmi Bey’in kendisidir.

Kendisini Cumhuriyetin 97., Ereğli’nin kurtuluşunun 100. Yılında rahmet ve minnetle anıyorum.



YORUMLAR

Rıdvan | 29 Ekim 2020
Beğendim,elinize sağlık.
Basri Karakaş | 1 Kasım 2020
SayınHüseyin Bey,Şu an Elinizde tuttuğunuz Kalemi öpmek geldi içimden.


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,5668
34,7987
2.492,80

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 13o

SON YORUMLAR