SİYASETTEN ÖNEMLİ BİR KONU…
Lösemili çocuklarla ilk yakın temasım, Osman Ekşi’nin Ereğli Kaymakamı olduğu dönemde gerçekleşti. Dönemin LÖSEV İl Temsilcisi olan, dostum demekten gurur duyduğum Merhum Zeki Erkez, yanında lösemili çocuklarla kaymakama ziyarette bulunmuştu.
O dönemde çocukların hastalığı yaymaması için maske taktığına dair yaygın bir yanlış inanış vardı. LÖSEV yönetimi, her ziyaret ettikleri yerde löseminin bulaşıcı olmadığını, lösemili çocukların rutin bulaşıcı hastalıklardan korunması için böyle bir uygulama yapıldığını anlatmaya mecbur kalıyordu. Şimdi o günden bu güne geçen on yılı aşkın süreye bakıyorum da farkındalık yolunda ne kadar alınacak daha çok mesafe olsa da, alınan mesafe hiç de azımsanabilecek bir mesafe değil.
Alınan mesafeyi anlatabilmek için zaman zaman anlattığım bir anekdotla devam edeyim. Kaymakam Osman Ekşi, çocukların sayısının fazla olması nedeniyle konuklarını eski kaymakamlık binasındaki toplantı odasına almıştı. Ereğli’nin en önemli makamının temsilcisi, söylediği veya yaptığı herhangi bir şeyin yanlış olmamasının tedirginliğini her haliyle yansıtıyordu. Sohbet, selam kelam faslı bitince, tedirgin bir sesle sordu.
“Ne yapalım bilemedik, çikolata ikram edeceğiz ama çocuklar çikolata yiyebiliyor mu?” diye sordu. Başka bir yer ve ortamda olsa, soranın aklından zoru olduğuna yorabileceğiniz “Çocuklar çikolata yiyebiliyor mu?” sorusu, belki artık yarım asrı geçen bir ömür boyunca duyduğum en sarsıcı sorulardan biri olarak kişisel tarihimin bir parçasına dönüştü o anda. Yumruk gibi bir soru… Zira çocuklar çikolata yerler. Hem de çok severek yerler. Öyle ki çocuklar bakımından çikolata yemek bir insan hakkı kabul edilse yeridir.
Geriye doğru bir bakış, meselenin farklı boyutlarını da görmeyi sağlıyor bugün. Kaymakama çocukların geldikleri aşama itibarıyla çikolata yiyebilecek noktaya geldikleri ifade edildi. İkramlar tamamlandı. Şimdi düşünüyorum da, çocuklar çikolata yiyemiyorsa, çocuk olma niteliklerinin bir kısmını, yaşamlarını devam ettirebilmek için verdikleri çetin, amansız savaşta yitirmiş gibidir. Eğer çocuklar çikolata yiyorsa da, bir mülki amirin böyle bir soruyu soruyor olmasının, farkındalık eksikliğinin ne büyük olduğunu gösterdiği sonucuna varılır. Her iki ucunda da acı birer tebessüm bulunan bir soru bu…
O ziyaretteki LÖSEV İl Temsilcisi Zeki Erkez—kendisi de aynı hastalıktan muzdaripti, son günlerine kadar futbol antrenörlüğünü hiç bırakmamış bir yaşam sevdalısıydı—artık aramızda değil. Erkez’in bıraktığı görev bugün Tarkan Atik’in uhdesinde.
Önceki gün—Cumartesi günü—LÖSEV il temsilciliği’nce anıta çelenk konuldu. Hep birlikte lösemili çocuklarla birlikte maske taktık, sloganlarına, alkışlarına ortak olduk. Bugün, lösemi hastalığı konusunda on yıl öncekinden çok daha fazla şey biliyorsak, bir avuç gönüllünün yaklaşık yirmi yıl önce çıktığı yolda epey uzun bir mesafe almış olması sayesindedir. Neredeyse her ilde Lösev temsilcilikleri var bugün. Lösemili çocuklar hastanesi, Lösemili Çocuklar Köyü gibi daha önce hayal bile edilemeyecek olanaklar, dünyada üretilen tıp teknolojilerinin son örneklerinin kullanıldığı teşhis ve tedavi üniteleri var. Tedavide başarı, bir avuç gönüllünün ilk yola çıktığı günlerde hayal edilemeyecek noktalara ulaştı. Neredeyse yüzde yüz diyeceğim ama şimdilik yüzde doksan dokuz diyelim.
Gelinen noktada kurtarılan hayatlar ne kadar önemliyse, o çok küçük, yüzde yarım, bir oranındaki kayıplar da o kadar acı. Bu yüzden hala alınması gereken önemli bir mesafe var. Özellikle son yıllarda Lösante hastanesinin ruhsat sorunlarının çözümü konusunda yaşanan tartışmalar henüz mutlu sona erişemedi. Şu an itibarıyla hastanenin kapasitesinin küçük bir kısmı kullanılabiliyor. Artık bürokratik engeller mi vardır, siyasi birtakım mülahazalar mıdır bilemem. Tek bir yaşam bile daha baharında sona ermesin diyorsak, bu konuda Avrupa’da önemli bir ihtisas merkezine dönüşme potansiyelini içinde barındıran Lösante hastanesinin tam kapasite çalışabilmesi gerekiyor.
Çünkü insan hayatı siyasetten, paradan, bürokratik kurallardan daha önemli bir konudur. Kimi zaman insanlara öyle değilmiş gibi gelir ama tarihin her döneminde bu böyle olmuştur.
YORUMLAR
Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar
NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
24.7.2023 15:12 9201Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>
KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…
20.6.2023 13:54 2203Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>
GEÇEN HAFTA, BU HAFTA
9.2.2023 15:05 2082İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor… Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>
BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…
1.1.2023 13:20 1805Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>
İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…
23.12.2022 17:05 15742020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>