PLAJA GİRİŞİ KİM BEDAVA YAPARSA O ALSIN…
Geçen sene 2 Eylül’de bir köşe yazımda aynen şunları yazmışım…
“Bu yaz siyaseti bir yana bırakırsanız en fazla neyi konuştuk?
Erdemir Plajı Gülüç’e mi verilecek, yoksa Ereğli Belediyesi’ne mi?
Sanki Gülüç’e verilince Ereğli halkına plaj girişi yasaklanacak veya Ereğli’ye verilince Gülüç halkı mağdur olacak…
İş Ereğli-Gülüç çekişmesine dönüştürülüyor, bundan bir siyasi rant peyda oluyor, birileri bunu sonuna dek sömürüyor, sloganlar yükseliyor, “Plaj bizim hakkımız, söke söke alırız!” Tehditler geliyor… “Gülüç Ereğli’ye bağlanmalı” filan…
Her şey konuşulabilir, konuşulmalıdır. Fakat meseleleri konuşmanın yolu bu değildir. Aslında anlatmak istediğimiz şeylerden biri de asıl konuşmamız gereken meselenin bunlar olmadığıdır… Ne yazık ki üstümüze vazife olmayan konulardan bol bol söz ederken, doğrudan kendimizin yararlanacağı kentsel yaşam düzenlemeleri için akıl yormaya zahmet bile etmiyoruz.
Öğrenilmiş—öğretilmiş—bir çaresizlik içinde debelenip duruyor muyuz nedir?”
Bu yazıyı yazdığımda, Değişim Gazetesinde sayfa editörü olarak iştigal etmekteydim. Gün oldu, devran döndü, hayatın kuralları bile değişti ama bu konuda bir arpa boyu yol gidemedik.
***
Asıl mesele plajın Ereğli Belediyesinin mi, yoksa Gülüç belediyesinin mi olacağı, ya da burayı başka bir formülle işletileceğinden ziyade, halkın buradan nasıl yararlanacağıdır.
Doğrusu, Gülüç olsun, Kandilli olsun, Ormanlı, Ereğli Merkez olsun, tüm vatandaşların buradan ücretsiz veya gayet ucuza yararlanabilmesini sağlamaktır. Burası herhangi bir kuruma devredilip de kafa başı otuz lira fiyat biçilirse, plaj dediğimiz yer bir rant kapısına dönüştürülmüş olacak. Bu durumda parası olan girer, olmayan giremez ki bu arzu edilir bir durum değil.
Ama rekabet de iyidir. Madem ortada bir rekabet durumu var, plajı kim bedava yapmayı taahhüt ediyorsa, alsın hayrını görsün. Denilebilir ki masrafları falan var, o zaman beş lira, bilemedin taş çatlasa on liraya girilmesini sağlayacağız desinler. O zaman hangisi ucuza yapıyorsa, onun burayı almasını desteklemek daha doğru olacaktır.
Yoksa “Burası benim” demekle hak sahibi olunmaz. Öylesi, ormanı yakarak yerine fındık diken köylünün kurnazlığından başka bir şey olmazdı zaten.
***
Elbette Plajı Ereğli Belediyesi alacaksa alacaktır ki bu sene bu işin bir hale yola gireceğinden şüpheliyim. Zira Coronavirüs salgını süreci, birinci dalganın pik seviyesini geçtiği açıklamaları yapılıyor ama bunun ikinci üçüncü dalgası da var. Bu sene deniz işlerinin nasıl olacağı konusunda şu anda bir şey söylemek zor.
Ereğli Belediyesi’nin girişimlerinde eleştirilecek bir şey yok. Plaj için talepte bulunulması olağan bir şey. Neticede yasal süreçler, meşru yollar izlenir, karar mekanizması neticeye vardığında ne olacaksa olur.
Yine de Ereğli Belediyesi’nin Halil Posbıyık başkanlığındaki icraatları hazır bir mekanı ele geçirmek, bunun üzerinden kamplaşmalar oluşturmak, farklı fikre sahip olanların boynuna ihanet yaftası asmak olmamalı.
Kent meydanı konusunda bir adım atılmamışken, AKM’de yürütülen tadilat çalışmaları sona erip de bir türlü hizmete hazır hale gelmemişken, eski belediye binasını altındaki hamam kalıntısının tahakkümü altında kalmışken, trafik meselesi konusunda majisküller kullanılarak yapılan açıklamalar havada kalmışken, bütün kamuoyunu Erdemir Plajı’na yönlendirmek hazıra konmak çabasına benziyor.
Başkanın sesinin yükseldiği her seferde, ortak metinlerle destek açıklamasında bulunan belediye meclis üyeleri, ara sıra bu konularda da toplu basın açıklamaları yapar mı dersiniz?
***
Bu noktada akla başka bir şey daha geliyor. Her yaz başında, aynı konuyu konuşmaya başlamamız,yaz boyunca bir bardak suda fırtına kopardıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi başka konulara meyletmemiz veya ettirilmemizin esas amacı, politik olarak yandaşlarını kendi etrafında konsolide etme, rakip siyasileri “Ereğli’ye ihanet ediyorlar” ithamı ile sindirme çabası olabilir mi?
Kendine yakın olanlarla safları sıklaştırmak, mensubu bulunduğun partinin ilçe başkanına, olup biten bir il başkanlığı seçimini tuttuğun aday kaybettiğinde kamuoyu önünde “Yalancı” yaftası yapıştırarak yapılamaz herhalde. Bu konudan devşirilecek politik rant, çok geçmeden, güneş yükseldiğinde fark edilmesi güç bir şekilde ortadan kalkacak sabah sisinden farklı olmadığından, bu sadece günü kurtarmak, gündemde kalmak amacıyla yapılmış bir manevra olarak da değerlendirilebilir.
Sahi Haziranda sempozyum, Temmuzda festival… Pandemi ortamının gelecek seneye kadar devam etmesi beklenirken, bu işlerin nasıl olacağı konusunda bir izah, bir beyanda bulunulmamasını nasıl açıklamalı?
YORUMLAR
Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar
NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
24.7.2023 15:12 9536Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>
KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…
20.6.2023 13:54 2227Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>
GEÇEN HAFTA, BU HAFTA
9.2.2023 15:05 2096İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor… Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>
BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…
1.1.2023 13:20 1821Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>
İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…
23.12.2022 17:05 15952020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>