ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

HİPOKRAT’IN TORUNLARINA DİYECEĞİM VAR…

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Bir hekim, Tıp fakültesini bitirdikten sonra göreve başlamak için tüm mesleki hayatının ana ilkesi olan şu yemini eder:

“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı statü, hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, hastalarımı memnun edeceğime, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

Özgün metin zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramıştır ama temel aynıdır. Düsturu “Önce  zarar verme” olan, tıp biliminin en önemli temsilcilerinden Hipokrat’ın adını taşıyan, iki bin üç yüz yıllık bir yeminin bugünkü hali budur.

Aynı yemini diş hekimlerinin de ediyor olması kayda geçmesi gereken bir durumdur.

***

Hipokrat’tan bin  üç yüz yıl sonra tıp ilminin yeni güneşi Doğu’dan yükseldi.

 Horasan’da, Gürgan’da, Merv’de, Nişabur’da, Hemedan’da dönemin en üst düzey hekimlik çalışmalarını yapan, batılıların Avicena adıyla bildiği Alî İbn Sinâ’nın tıp bilimine dair yazdığı kitaplar, 17. Yüzyıl ortalarına kadar Avrupa’da temel ders kitapları olarak okutuldu. Bugün bir hukukçu için Roma metinleri neyse, geçtiğimiz son üç asra kadar Sinâ’nın yazdığı Kitab-ü Şifâ o anlama geliyordu. Dönemin tüm bilimlerinin en önde gelen uzmanıydı ama asıl şöhreti tıp çalışmalarından gelir. Haziran 1037’de ellili yaşlarının ortalarında vefat etmeden önce, ölüm döşeğinde tüm mallarını yoksullara bağışladı,  kölelerini azat etti, üç günde bir Kur’an okudu.

Terekesinde, felsefe, astronomi, metafizik ve iki büyük tıp kitabından oluşan büyük bir insanlık mirası vardı.

***

Florence Nightingale bir sosyal reformcu, istatistik bilimcisiydi. Toplumun tüm kesimlerine yönelik sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, Hindistan'daki açlık yardımını savunmak, kadınlara aşırı sert olarak gördüğü yasaları ortadan kaldırma ve kadınların iş gücüne katılımını kabul ettirme konularında çalışmalar yapmıştı.

Fakat Nightingale’i bugün anımsanmaya değer kılan, akademik kariyerinden ziyade  1853-56 yılları arasında yaşanan Kırım Savaşı’nda yaralı askerlerin bakımı için yürüttüğü çalışmalar ve modern hemşirelik ilminin kuruluşunu sağlaması oldu.

Gece, gündüz bilmez, yaralı askerlerin tedavisine koşardı. Savaşın geri hattında kurulan sahra hastanelerinin, elektriğin yaygın olarak kullanılmadığı dönemde, hele hele bir kadın için ne kadar ürkütücü bir karanlık içinde olabileceğini hayal edin. Florence, elinde lambasıyla hastane çadırlarında, aralarında dolaştığı yaralılar tarafından “Lambalı Kadın” lakabıyla tanınmıştır.

***

Tıp mesleği, yaşama tutkusu ve insan sevgisi ufkunda savaşan büyük insanların mirası olan bir gelenektir.  İnsana ve hayata tutkun büyük erkek ve kadınlardan kalan, her kuşakta yeni kahramanların bayrağı devralmak suretiyle sürdürdüğü büyük bir miras…

Çoğumuzun en çaresiz anlarda umut, şifa, esenlik aradığı ve kurtarıcı olarak gördüğü; kimilerinin Hastane koridorunda birkaç dakika fazla beklediği, istediği sonucu alamadığı için  şikayet ettiği, hakaretlere, kimi zaman öldürmeye varan saldırılara maruz bıraktığı  hekimler, hemşireler sağlık çalışanlarıdır bu mirasın sahibi… 

Yaklaşık bir yıl önce başlayan bir kâbustan çıkabilmek için işte yine kapılarındayız.  İhtimal siz ne kadar korkuyorsanız, onlar da o kadar korkuyor. Siz ne kadar risk altındaysanız, onlar da o kadar risk altında. Siz ne kadar salgının bitmesini istiyorsanız, onlar da en az sizin kadar istiyor.  Sizin bir aileniz, sosyal yaşantınız varsa, onların da var.

 Aranızdaki fark, siz korktuğunuzdan sakınmak, ondan uzaklaşmak için mücadele verirken, onlar korkuyla yüzleşmek, ortadan kaldırmak, kaynağına inmek ve onu kurutmak için mücadele veriyor.  Hastalığın size bulaştığını anladığınızda siz evinize kapanıyorsunuz, onlar evlerinden uzak kalıyor. Siz ihtimal tanıdığınız birinden, ailenizden, akrabalarınızdan, arkadaşlarınızdan hastalık kapıyorsunuz, onlar hastaneye gelene kadar hiç görmedikleri insanlardan… Belki de sizden…

Siz kendinizi düşünüyorsunuz, onlar sizi…

***

Cesur olmak, hiçbir şeyden korkmamak değildir. Korkunun kaynağını ortadan kaldırabilmek için onunla yüzleşebilmektir. Kahramanlar, kendisinin olmayan şeytanları bile kovmak için öne çıkan kişilerin her biri ve hepsidir.

Yani diyeceğim bir yerde her meslek mübarektir, azizdir.  Hepsi yeri geldiğinde kahramanlarını yaratır.  Ne zaman?  Büyük uğraşların ve fedakârlıkların kaçınılmaz olduğu savaş, afet, kıtlık ve salgın hastalık dönemlerinde.   

Yani, Cephede canını ortaya koyarak savaşan askerin kahramanlığından söz etmek, aynı sıkıntıyı paylaşmayanların vefa görevlerinden biriyse, bir hastanenin salgın hastalık koğuşunda, kendisinin de hastalığa yakalanabileceğini, karantinaya alınabileceğini, ölebileceğini ve birkaç gün sonra unutulacağını bilerek cephenin ön hattında bulunan sağlık çalışanları için de aynı kavramı sakınmadan kullanmak da öyledir.

Yanisi, Hipokrat’ın, Sinâ’nın, Nightingale’in torunlarına, kısaca tüm sağlık çalışanlarına söylemek istediğim bir şey var. 

Gün geldiğinde kapınıza gelenlerden istediğiniz saygıyı göremediğinizi düşündüğünüzü biliyor, korkularınızı, kaygılarınızı, sıkıntılarınızı anlıyoruz.  Yine de sesini yükseltmeden bilgi, ilgi ve şefkatinize sığınan, yaptıklarınızın kendisi, ailesi, kenti, ülkesi; hayatta olan ve gelecek nesiller için; sevgi açısından, fedakârlık yönünden ne anlama geldiğini takdir eden, bu belayı def ettiğinizde—ki zafer kazanacağınıza şüphe yok, hiç yenilmediniz—sizin çabalarınızı hatırlayacak bir çok insan var

Bunu hiç unutmayın.



YORUMLAR


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,5262
34,7565
2.492,86

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 13o

SON YORUMLAR