ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

HERKES GİBİ DÜŞÜNMEYENLERE GÖRE FESTİVAL…

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Ve yine,  özlenecek şeyler icat etme peşindeyiz. Gerçekliğin kendisi, icat edilen şeyler kadar cazibeli olmadığından mıdır nedir, kimi zaman kendimiz gerçeklikten kaçıyor, kimi zaman da gerçeklikten kaçmamız telkin edildiğinden uydurulmuş özlemlerin peşinden koşuyoruz.

İşte Mayıs ayı bitiyor, Haziran geçti mi Temmuz ve Festival…  Niyeyse eskiden haziranın son günleri, sonra temmuzun başı derken, tarih temmuz sonuna doğru çaktırmadan ilerliyor.  Son yıllarda yaşadığımız travmatik dönemin ardından Ereğli’de yine festival telaşı başlıyor.  Ereğli’nin festivali özlediği söyleniyor. Gerçekte bu ağır ekonomik sıkıntılar, ilçede özlemi duyulan birçok yatırım—kent meydanı, üniversite kampüsü, kültür merkezi, trafik meselesinin çözümü— beklerken, bula bula icat edilmiş masraflı bir şenliği özlemek, dahası bunun özlenmesini istemek, diğerlerine bu özlemi dayatmak insan havsalasını zorluyor.

İnsan kendine “ben de özlüyor muyum” diye soruyor…  Festival için şehir merkezinde toplanan onbinler, bunun böyle olmadığının ispatı olarak sunuluyor. Fakat her şeyde olduğu gibi bunun da iki cephesi, bir yazı ve turası var.  Öncelikle, niye festival özleyenlerin sesi, özlemeyenlere nazaran(daha güçlü değil) daha sert çıkıyor? Pandemi öncesinde 2014-2019 döneminde festival yapılmadı diye incileri dökülen var mıdır? Yukarıda zikredilen mevzular henüz çözülmediğine göre, 2019 seçimlerinin ana projesi Festival yapmak mıydı?

Peki, festivalin tüketicisi olan on binlerin rızasını elde etmek için, bu işin maliyetinin yüklendiği ticaret erbabı ve diğer kurumların gerçekten bu finansman faaliyetine gönül rızasıyla katlanıp katlanmadığı meselesini ne yapacağız? Festival zamanı, onca gürültüye, kalabalığa, itiş kakışa maruz kalmak istemeyen, kalabalık içinde kendini başka her zamankinden daha yalnız hissettiğinden guşe-i uzletgahına, aşiyanına, yalnızlık kalesine çekilmeyi tercih edenlerin fikrini soran olmuş mudur?   

Yoksa herkesin düşündüğü gibi veya birilerinin düşünmesi istediği gibi düşünmeyi reddetmek bir kabahat midir?

YOKSA COVİD 19 HİÇ VAR OLMADI MI?

Sanki iki yıl süren bulutlu kış günlerinin ardından, baharın ilk çiçekleri açmış, güneş göğü sahiplenmiş görünen bulutları aralamış, tepelerdeki buzlar derelerin hayat veren şırıltısına teslim olmuş gibi görünüyor. Gerçekten de bahar geldi ama Koronavirüs salgınının yarattığı karamsar ruh halinden sonra, kısıtlamaların hemen hemen kalkmasıyla farklı bir türde bir diriliş dönemine girmiş gibiyiz ve tüm o karantina günlerini, katılamadığımız cenazeleri, acısına iştirak edemediğimiz dostları unutma eğilimindeyiz.

Çinli Yazar Yan Lianke, koronavirüs salgınının ilk günlerinde bir makalede şöyle yazmıştı:

“Hayatımızın geçmiş ve şimdiki zamanlarında, neden trajediler ve felaketler hep bireyin, ailenin, toplumun, dönemin ya da ülkenin üstüne birbiri ardına düşer? Ve neden tarihin felaketlerinin bedeli hep on binlerce sıradan insanın hayatıyla ödenmiştir? Bilmediğimiz, sormadığımız ya da sormamamız söylenen (ve itaatkârca dinlediğimiz) sayısız etken arasında bu tek etken var –insanlar, toptan insan ırkı olarak hepimiz, karınca benzeri hiç kimseler– unutkan varlıklardır.”

Rakamlarla ifade etmek gerekirse, Türkiye genelinde salgının başından nisan ayının son günlerine kadar 15 milyon enfekte olmuş kişi, yüz bine yakın (21 nisan itibarıyla 98 bin 634) salgın kaynaklı vefat yaşandı. Devam eden Rusya-Ukrayna savaşında iki bin kişinin hayatını yitirdiği göz önüne alınırsa unutmak için fazla büyük bir sayı olduğunu söylemek mümkün.

Yine de Lianke’nin de vurguladığı üzere unutuyoruz. Hafıza-ı beşer nisyan ile malul olduğundan, hayatta olan için hayatın ölüme galebe çalması doğanın canlılara verdiği bir meziyet olduğundan unutuyoruz.   Unutuyoruz, yine eskisi gibi safsatalarımızı hayatın asli unsuruna dönüştürüyor, geziyor tozuyor, işimize gücümüze bakıyor, taraf tutuyor, bağlanıyoruz; kavga ediyor, ayrılıyoruz.

Yoksa Covid 19 hiç var olmadı mı? Olduysa bile olmamış gibi davranmıyor muyuz?

MESLEĞİNİ MESLEKTAŞLARLA KAVGA ARACI KILMAK…

Bir yerde çok kişi kavga ediyorsa, kavganın taraflarının başkalarını yandaş olarak çekmeye uğraşması kaçınılmaz görünüyor. Bunun en kötü yolu da ihtimal mesleğini meslektaşlarla kavga yolu kılmaktır.

Tüm mesleklerin genel amacı, topluma hizmet etmektir. Mesleki kavgalar, sadece daha iyi sonuçlar için yapıldığı sürece anlamlıdır. Bu amaçtan saptığınızda, gerçeklik düzlemi tıpkı kuantum fiziğinin işaret ettiği şekilde, kütle çekim altındaki uzay gibi bükülmeye başlar.   Ereğli’de son dönemde yaşanan bazı tartışmaların iletişim ve medya düzleminde yol açtığı gibi bir bükülme…

Aslında gazetecilerin kamuoyunu ilgilendiren konulara dair görüş ayrılığı içinde olmaları, karşıt görüşe sahip meslektaşlarına zarafet sınırlarını aşmamak kaydıyla iğnelemelerde bulunması hoş bir şeydir.  Diğer taraftan, kamuoyunu bilgilendirmekle doğrudan ilgisi olmayan kişiselleştirilmiş konularda birbirine ağır ifadelerle ithamlarda bulunulması aynı ölçüde çirkin bir tutumdur.  Daha da çirkin olanı, mesleki dernekleri temsil ettiğini öne sürenlerin böyle bir tutuma girmesi…

 İletişim ortamının bu şekilde zehirlenmesi, bir tıp adamının, tedavi konusunda görüş ayrılığı içinde olduğu başka bir hekim ve çevresine hastalık bulaştırmasına epey benziyor.  Tedavi edilecek vaka sayısının artmasından başka bir neticesi olmayacak bir iş…

Ne diyelim… Allah akıl fikir versin

 

 



YORUMLAR


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,3779
35,0057
2.325,59

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

parçalı bulutlu
parçalı bulutlu 16o

SON YORUMLAR