Pandemi döneminde yüz yüze eğitim… Sendikalar uyarıyor… YÜZYÜZE EĞİTİMİN SÜREKLİLİĞİ TEHLİKEDE Mİ?

 Karadeniz Ereğli’de, Milli Eğitim’de örgütlü Eğitim İş ve Eğitim Sen, pandemi döneminde yüz yüze eğitimde alınan tedbirlerin ve yapılan düzenlemelerin yetersizliğinin yüz yüze eğitimin sürekliliğini ve güvenliğini tehdit ettiği tespitinde bulundu. 

Yeni eğitim öğretim yılı,1,5 yıllık aranın ardından kesintisiz yüzyüze eğitimle başladı. Ancak, Karadeniz Ereğli’de vakalar nedeniyle sınıf kapatmalarına gidilmesi, dikkatlerin eğitim alanında alınan tedbirler ve yapılan düzenlemelerin ne ölçüde olumlu sonuç verdiğine çevrilmesine yol açtı.

SINIF MEVCUTLARI SALGIN ŞARTLARINA UYGUN MU?

İlçede temsilciliği bulunan Eğitim İş ve Eğitim Sen sendikaları, yaptıkları yazılı açıklamalar ile, eğitim alanında yaşanan sıkıntılara dikkat çekti.

Her iki sendikaya göre, en önde gelen sorun, sınıf mevcutlarının düşürülmesinin mümkün olmaması geliyor.

Eğitim İş, konuyu değerlendirirken “Birçok okulumuzda sınıf mevcutlarının 30’un üzerine çıktığı, (Günlük hayatta sosyal mesafenin 1,5 metre olduğu anlatılırken 30 metrekarelik sınıflara 30’un üzerinde öğrenciyi sıkıştırmak yetkililerin bilime ve halk sağlığına verdiği önemi göstermektedir.) sabah çok erken saatlerden akşam geç saatlere kadar ders yapıldığı ve okul giriş-çıkışlarda halk sağlığını riske atacak derecede yoğunluk oluştuğu yine yaptığımız tespitler arasındadır” değerlendirmesinde bulundu.

Eğitim Sen ise  Karadeniz Ereğli’de derslik başına düşen öğrenci sayısının 30’u aştığı ya da 20’nin altında olduğu okullar  mevcut olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“ Yönetmeliğe göre derslik  genişse salgın sürecinde sınıflar yeterli olabilir ancak 40 metrekarelik sınıflarda 30 öğrencinin mesafeli oturması mümkün değildir. Okullarda sınıflar bir bir karantinaya alınırken Kdz. Ereğli MEM sınıfları seyreltme ile ilgili adım atmak yerine tam tersi mevcudu 30’un altında olan sınıfları birleştirmek için uğraşıyor. Salgın döneminde değilmişiz gibi hem öğrencilerin hem öğretmenlerin sağlığını tehlikeye atan uygulamalar yapılıyor. Ayrıca sınıf birleştirme uygulanan okullarda öğretmenler norm fazlası olma durumuyla da karşı karşıya kalıyor. Yüz yüze eğitimin sağlıklı bir ortamda yürütülmesi için MEB, derslik başına öğrenci sayısını azaltmak üzere ciddi bir altyapı ve buna uygun bir öğretmen planlaması çalışması yapmalıdır.”

TENEFFÜSLER VE DERS SAATLERİ DOĞRU MU?

Her iki sendika, okullarda, ayrıca ders saatleri ve teneffüs süreleri ile ilgili konuların da yeniden düzenlenmesi görüşünü savunuyor.

Eğitim İş, Özellikle ders saatlerinin normal eğitim yapan okullarda 40 dakika olması ve öğrencilerin sınıflarda uzun süre kalmalarının velilerde endişe yarattığını belirterek, “ikili eğitim yapan okullarda 30 dakika olarak uygulanması eğitimdeki fırsat eşitliğini zedeleyecek niteliktedir. Bunun yanında ders sürelerinin 40 dakika olması soğuyan havalarla birlikte havasız sınıfları da beraberinde getirecek 40 dakikalık ders ve kalabalık derslikler okulları salgının merkezi haline getirecektir” uyarısında bulundu.

Eğitim Sen de  “Pandemi koşullarında 40 dakikalık ders sürelerinin azaltılması için eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca okul öncesi öğretmenleri günde 6 ders ve 300 dakika blok ders yapmakta ve bu öğretmenlerin teneffüs hakkı bulunmamaktadır. 50 dakika olan ders sürelerinin azaltılması ve okul öncesi eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak teneffüs haklarının düzenlenmesi, pandemi koşulları dikkate alındığında aciliyet kazanmaktadır” ifadelerini kullanarak MEB’i bu konuda bir an önce somut adımlar atmaya davet etti.

TEMİZLİK VE HİJYEN, GÖREVLİ PERSONEL YETERLİ Mİ?

Okullarda ayrıca, pandemi dönemi ihtiyaçlarına uygun hijyen tedbirleri ve bu tedbirlerin gerektirdiği altyapı ve personel ihtiyacı ayrı bir başlık oluşturuyor.

Eğitim İş,  salgının sonbahar ve kış aylarında varyantların da etkisiyle artış hızı göstereceği düşünüldüğünde, Bakanlığınız tarafından bazı tedbirlerin alınması, okullarımızın yıl boyunca açık kalması ve bulaş oranının düşmesi açısından oldukça önemli olduğunu belirterek, “Okullarımızdaki temizlik personeli ve temizlik malzemesi eksikliği salgın sürecinde daha da temiz olması gereken okulları iyice zor durumda bırakmaktadır” ifadelerini kullandı.

Eğitim Sen ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın hijyene ilişkin sorumluluğu mülki amirler ve eğitim yöneticilerine bıraktığını belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Her zaman olduğu gibi devlet okulları kendi kaderine terk edilmiştir. Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konusu muğlak durumdadır. MEB bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek zorundadır. Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlanmış, kayıt parası başta olmak üzere, velilerden sıvı sabundan, deterjana kadar çeşitli adlar altında para toplanmaya başlanmıştır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2021/’22 eğitim öğretim yılı başında da okullarda temizliği sağlayacak personel eksikliği sorunu devam etmektedir. Uzun süredir İŞKUR üzerinden sağlanan personel ihtiyacı sorununun çözülmesi için ayrılması gereken ödenekler ayrılmadığı gibi; okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yeterli sayıda yardımcı personel görevlendirmesi de yapılmamıştır.”

EBA VE YÜZ YÜZE EĞİTİM… FIRSATLAR EŞİT Mİ?

Bilindiği gibi, salgın nedeniyle kapatılan sınıfların öğrencileri, EBA ve dijital platformlar üzerinden eğitime devam ediyor.  Her iki sendika da yüz yüze eğitim esas olmakla birlikte, iki uygulamadaki farklılıkların fırsat eşitliğini bozduğu görüşünde.

Eğitim İş, MEB tarafından eğitim öğretimin başladığı ilk hafta yani 6-10 Eylül tarihlerinde Türkiye genelinde, yaklaşık 200 sınıfın pozitif vaka çıkan öğrenciler nedeniyle karantinaya alındığı duyurulduğunu belirterek, “ Bu durumda olan ve bundan sonra karantinaya alınabilecek sınıflarda EBA üzerinden uzaktan eğitimin devam edeceği bildirilmiştir. Fakat EBA’da dersler 30 dakika olarak tanımlandığından, okullarda 40 dakikalık dersler yüzünden programlarda çakışma yaşanacak, bu sınıflarda EBA üzerinden uzaktan ders işlenmesi mümkün olmayacak ve bu durumdaki öğrenciler için fırsat eşitliğine aykırı olarak bir hak kaybı daha oluşacaktır” iddiasında bulundu.

AŞI MESELESİ… PCR TESTLERİ NE OLACAK?

Eğitim Sen’e göre, aşı olmak istemeyen eğitim çalışanları ise başka bir sorun alanı oluşturuyor. Sendikanın açıklamasında konuya ilişkin, “ Sağlıklı ve güvenli bir şekilde tam zamanlı yüz yüze eğitim için tüm eğitim bileşenlerinin aşı olması, her şeyden önce toplumsal bir sorumluluktur. Bu konuda tepeden inme kararlar yerine kaygıları giderecek, bilimi rehber edinen ve konunun özneleriyle birlikte politika oluşturulması gerekmektedir. Özellikle aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları, salgın sürecinden ders çıkarılarak iş yeri hekimliği uygulamasına gidilmesi, bu sağlanana kadar bölge bölge oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

Haber Merkezi