ANA SAYFA
GÜNDEM
SİYASET
EKONOMİ
MAGAZİN
EĞİTİM
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
SAĞLIK
KÜNYE
İLETİŞİM

KOMİKTİR BU SANSÜR İŞLERİ

   
Hüseyin AKSAKAL - DÜNYA HALİ Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ

Basından sansürün kaldırılışının-veya kaldırılmış gibi yapılmasının-112. Yıldönümünü eda eyledik. Sansür dediğiniz şey, istenmeyen içeriklerin yayınlanmasının önüne geçilmesi amacıyla kurulan kurumsal bir sistemi ifade eder.  Uygulayana çok ciddi bir iş gibi görünür ama daima komik sonuçları vardır.

Komiktir, çünkü fikirlere gem vuramaz, minareyi çuvala sığdıramazsınız. Neticeye baktığınızda sansüre takılan içerik sahiplerinin hatırlanmasına rağmen, sansür uygulayanların kimse tarafından hatırlanmadığını, üstelik engellenen içeriklerin daha  güçlü bir şekilde filizlendiğini görürsünüz.  Hani gülün güzel rayihasını yasaklarsınız da, kokusu anlaşılmasın diye dibine hayvan gübresi dökersiniz.  Sonra gülün kokusu azalacağına daha da artar. Aynı onun gibi…

Bakmayın siz 1908’de sansürün kaldırılmış olmasına… Bu bir ara dönem ferahlığıydı sadece. Birinci Dünya Savaşı ve hemen arkasından gelen Kurtuluş Savaşı’nın ilk  yıllarında İstanbul’da yayınlanan gazetelere sansür uygulanırdı. Kuvayı Milliye görüşlerini yansıtan gazeteler İstanbul’da yasaklanır veya bazı yazıları bantlanarak yayınlanırdı. Bu nedenle bazı haberler Anadolu’ya aktarılır, çeşitli gazetelerde  neşredilir, sonra bu gazeteler tesadüfi gibi gözüken yollarla İstanbul’a gönderilirdi.

Dönemin PTT Müdürü şöyle yazıyor:

Anadolu’da Kuvay-ı Milliye tarafından neşredilmekte olup Der Saadet’te açık ya da bantlı olarak gönderilmiş gazeteler kaffeten tevkif ve ihrak edilmelidir. Binaenaleyh bu kabil gazetelerden elde gezen var ise bunların ya yolcular vasıtasıyla gönderildiği ve yahut Posta mevaridatı üzerine elyevm sansür bulunmadığı cihetle mazrufen sevk edilmekte oldu ğu arz olunur. Ol Bab’da emrü ferman hazreti men lehül ileyhindir.”

Sansür neyi amaçlarsa amaçlasın, bugün yasaklanmaya çalışılan Kuvayı Milliye görüş ve fikirlerinin ortadan kalkması şöyle dursun, en güçlü biçimde hayata geçmiş olduğunu biliyoruz. 

Ama sansür bitmedi…

ELLİ İKİ YILLIK YASAK…

Bugün orta yaşlara ulaşmış, biraz okuyup yazmış herkes çizgi roman karakterleriyle  serüvenlere girişmiştir.  Çocukluğumuz, harçlıklardan çaktırmadan arttırılan miktarlarla edinilen çizgi romanların, resmi devlet görüşü doğrultusunda bunları yasaklamaya çalışan ebeveynlerden gizli okuma faaliyetleriyle geçmiştir.

1951 yılında Sincetto, Guzzon ve Sartoris isimli üç çizerin kurduğu ve isimlerinin ilk harflerinin (SGS-Esse Gesse)İtalyanca okunuşlarının adını  verdikleri çizgi roman stüdyosu,  Amerika’da altına hücum döneminde Capitan Miki adında , 15 yaşında yeniyetme bir yüzbaşının serüvenlerini çizgi roman olarak yayınlamaya başlar. Türkiye’de bu çizgi roman Erdoğan Egeli’nin sahibi olduğu Ceylan Yayınları tarafından, Kapak çizeri Samim Utkun’un verdiği isimle Tommiks olarak yayınlanır. Yayın o kadar büyük ilgi görür ki, Türkiye’de tüm çizgi romanların genel ismi  kardeş yayınla birlikte Teksas-Tommiks olarak anılmaya başlanır.

Çizgi roman olarak hiçbir politik yönü bulunmamasına rağmen, Tommiks ‘Çocukların aklını çeleceği’ gerekçesiyle 1961 yılında yasaklanır.  Ne hikmetse, yasak sıkı takip edilmemiş veya yasağı uygulamakla mükellef olanlar da Tommiks okuyor olmalı ki,  o tarihten sonra sanki hiç yasaklanmamış gibi basılmaya devam eder, hatta gazeteler promosyon olarak Tommiks serüvenlerini dağıtır.  Çocukların aklının nasıl çelineceği konusu tartışmaya açık. Amerikan propagandası yapılıyor diye mi, yoksa Tommiks’in babalığı, sinema oyuncusu Gabby Hayes’ten esinlenerek yaratılan,  Konyakçı adıyla bilinen Artemidoro Braken ve arkadaşı Dr. Salloso’nun alkol düşkünlüğü var diye mi acaba diye geliyor akla.Yasak, elli iki yıl sürdürdükten sonra, 3. Yargı paketi olarak bilinen, 5 Ocak 2013 tarihinde, diğer 453 kitabın yasağı ile birlikte kaldırılır.  

Keşke çeşitli isimler altında ifade özgürlüğü üstündeki tüm sınırlamalar da kalkmış olsaydı ama ne gezer? Neticede en uzun süre yasak kalan bir yayının, Türkiye’de çizgi romanın en önemli kilometre taşlarından birine dönüşmesi ironik değil de nedir?

DEVLET MALINI ÖZEL ŞAHIS KULLANIR MI?

1923 yılında, İzmir İktisat Kongresi’nde bazı üyeler ahlaka aykırı filmlere sansür uygulanması önerisini getirir.  1932 yılına kadar merkezi bir sansür kurulu kurulmaz.  Bu seneye kadar valilerde olan sansür yetkisi, İçişleri Bakanlığı’na bağlanır, Genelkurmay, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan bir sansür kurulu kurulur. İki sene sonra da Polis Vazife ve Selahiyetleri  Kanunu’na uygulanan bir maddeyle polise senaryolara ve film çekimlerine müdahale hakkı verilir.

Tek partili dönemde, film çekmek hatırı sayılır bir bürokrasiyi ikna etmeyi gerektiren meşakkatli bir işti. Yapımcı filmin senaryosunu semtin mülki amirine sunuyor, senaryo içişleri bakanlığına gönderiliyor, burada kurulan bir komisyon senaryoyu inceliyor, ya değişiklik önerileri, ya da kesip biçmek suretiyle geri veriyordu.  Film çekilirken, memur nezaretinde çekiliyor, bittikten sonra da yeniden komisyon tarafından inceleniyordu.

Tabii kurulu oluşturan üye temsilcilerinin birinci dereceden milli güvenlik meseleleriyle de ilgileniyor olmasının gülünç sonuçları vardı. 

Osman F. Seden’in “Kardeş Dursun” filmi, sadece Karadeniz’den Boğaz girişinin net şekilde göründüğü gerekçesiyle sansürlenir. Plajda güneşlenen bir çiftin görüldüğü bir sahnede de, düşmanın çıkarma yapması için uygun bir kumsal göründüğü bahanesi bulunur. Burası da sansürlenerek çıkarılır.

Memduh Ün’ün “Mahallenin Sevgilisi” filmindeki dozer sahnesi ise “Devlet malı dozerin özel şahıslarca, özel amaçla kullanılamayacağı” gerekçesiyle yasaklanır. 

Orhan Kemal’in “Suçlu filmi, tam 28 yerden kesilmiştir.

 Metin Erksan’ın “Susuz Yaz” filmi sansür kurulu tarafından  engellenince, kaçak yollardan Berlin’e ulaşarak, en büyük ödül olan Altın Ayı’yı kazandı. Kültür Bakanlığı sanki yasağı kendi koymamış gibi kutlama kokteyli verdi.

Örnekler o kadar çok ki… Yaz yaz bitmez.

İLETİŞİM FAKÜLTESİ’NE SANSÜR KURULUNDAN HOCA…

Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda (Sonradan İletişim Fakültesi) öğrencisiyken, TRT’nin sansür kurulunda görev yapan bir öğretim görevlimiz vardı. Ne adı aklımda kalmış, ne de hangi derse girdiği… Böyledir sansürcünün kaderi…

Bir keresinde İlyas Salman’ın başrolünü oynadığı bir filmi derste izletmiş, özellikle argo kullanımı bulunan sahnelerin niye yasaklandığını izah etmeye çalışmıştı. Neredeyse tüm sınıf, öğretim görevlisine karşı tavır almıştı. Söz verilen öğrenciler arasında, sıra şahsıma geldiğinde, “TRT neyi yayınlayıp neyi yayınlamamaya karar verebilir ama bir sinema eserini ya orijinal haliyle yayınlamalı, ya da hiç programına almamalıdır” görüşünü beyan etmiştim. Bir arkadaşımız da durumun,  eşinin nü resmini çizdi diye Dali’nin resimlerinin yasaklanması kadar  saçma olduğunu anlatmıştı. Sonuçta argo da halk kültürünün bir parçasıydı.  Filmi, söylenenleri hatırlayıp, sansürcü hocanın adının unutulmasında da bir çeşit ironi var gibi görünüyor.

Buradan varılacak sonuç şudur: Ülkemizde sanatçıları büyük yapan, tüm engellemelere karşın inatla sanat yapmaya devam etmeleridir.

Gelelim ağlanacak halimize gülmeye ne kadar devam edeceğimize… Bu alaycı gülüş, yüzümüzden yakın zamanda silinecek gibi görünmüyor.

 



YORUMLAR


Hüseyin AKSAKAL DÜNYA HALİ Tarafından Yazılan Son Yazılar

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?


Her sene 24 Temmuz’da basın mensupları için kutlama mesajları yayınlanır. Adı üstünde Basın Bayramı ya… Gelec... Devamını oku >>

KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE BİR EREĞLİ…


Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, realitenin ne olduğundan ziyade, kimin haklı olduğu veya kimin neye sahip olduğu, neye s... Devamını oku >>

GEÇEN HAFTA, BU HAFTA


İçimden hiç yazı yazmak gelmiyor…  Daha doğrusu ne yazsam yetersiz olacağını bildiğimden, klavyemden utanıyor, be... Devamını oku >>

BEKLEYEREK DEĞİL, ÇALIŞARAK…


Karadeniz Ereğli yeni yıla okulda akran zorbalığının bir örneğini konuşarak girdi. Bir meslek lisesinde dört öğrenci, eng... Devamını oku >>

İL OLMA TALEBİ YA DA EREĞLİ’YE SAĞIR OLMAK…


2020 Aralık ayında, neredeyse tam iki yıl önce bu konuyu yine yazmışım. “Karadeniz Ereğli, taleplerini merkezi idareye aktarm... Devamını oku >>

KÖŞE YAZARLARI

NE BAYRAMINDAN BAHSEDİYORSUNUZ?
EREĞLİ ‘’DİNAMİKLERİ’’ ZAYIF
Nöbetçi Eczaneler

PİYASALAR

32,3159
35,0834
2.278,15

KDZ.EREĞLİ'DE HAVA DURUMU

kapalı
kapalı 20o

SON YORUMLAR